İstanbul’da ikamet eden 31 yaşındaki Seringül Akçay Yıldırım hem hayata tutundu hem de kendisi gibi aynı kaderi paylaşan organ bekleyenlerin en canlı umudu oldu. 2000 yılında henüz lise öğrencisiyken aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan ve yapılan tetkiklerin ardından siroza bağlı olarak karaciğer yetmezliği teşhisi konulan Yıldırım’ın adı, dört yıl boyunca Sağlık Bakanlığı’nın organ nakli bekleyen hastalar listesinde yer aldı. Müjdeli haber ise 2004 yılında geldi. Kadavradan yapılan karaciğer nakliyle sağlığına kavuşan Yıldırım, o gün bir daha hastaneye asla ayak basmayacağını söyleyerek yaşadığı zor günleri anlattı: “Bütün hayatım her şey bir anda altüst oldu. Dört yıl kadavradan karaciğer nakli bekledim. O dönemde canlıdan pek fazla nakil yapılmıyordu. Ben hastaneden taburcu olduğumda “bir daha hastaneye ayak basmayacağım” demiştim ama şuan organ naklinin içindeyim. Çünkü hastane ortamı bir hasta için gerçekten çok zor hele de organ nakli ile ilgili gerçekten zor. Yaşadığınız zaman süreç bekleyiş, umudun kırıldığı noktalar oluyor. Yeniden yeşertmeye çalışıyorsunuz. Tekrar kırılıyor. Yeniden yeşertmeye çalışıyorsunuz. Bu noktalar insanı yıpratıyor ama sonun da güzel şeyler oluyor. 4 yıldan sonra karaciğer nakli ile hayata yeniden “merhaba” dedim.”
Hastalara, “karşınızda canlı örnek var” diyorum
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Karaciğer Safra Yolları Cerrahisi'nde görev yapan ve nakil olduktan sonra eğitim hayatına devam eden Yıldırım, 2008 yılında da dünya evine girerek mutlu bir evlilik gerçekleştirdi. 7 yaşında bir çocuk annesi olduğunu söyleyen Yıldırım, “Şuan 7 yaşında bir oğlum var çok sağlıklı. Bende sağlıklıyım, herhangi bir sıkıntım yok” dedi. Eğitim hayatını tamamladıktan sonra tekrar soluğu hastanede aldığını anlatan Yıldırım yaşadığını durumu, “damdan düşenin halini damdan düşen anlar” sözüyle özetleyerek şunları söyledi: “ Hasta psikolojisi çok farklı bir şey.O duruma düştüğünüz zaman çok derin duygular oluyor. Yaşamayan kişi anlayamaz. Hani “damdan düşenin halini damdan düşen anlar” derler ya o misal. Hastalara sakin olmalarını, sabretmeleri gerektiğini, organ naklinde başarılı sonuçlar olduğunu, karşısında birebir canlı olarak ben varolduğumu anlatıyorum. Hayatımı nasıl idame ettirdiğimi anlatıyorum. Evlendiğimi, çocuğumun olduğunu, sosyal aktivitelerimi anlatıyorum. Bu onlara ayrıca bir mutluluk veriyor.”
“Yeniden bir hayat, candan can oluyor”
31 yaşındaki organ nakilli Organ Nakil Koordinatörü Seringül Akçay Yıldırım, organ bekleyenlerin arasında özellikle küçük yaşta çocukların olduğuna dikkat çekerek bağış konusunda duyarlılık çağrısında bulundu: “ Genellikle organ naklinde çocuk sayısı çok fazla var. Küçük yaşta organ naklinden çok kaybettiğimiz insanlar var. Organlarınızı bağışladığınızda bir çocuğa değil beş kişiye birden hayat veriyorsunuz. Onlar sizin organlarınızla yaşıyor. Yeniden bir hayat, candan can oluyor. Evleniyorlar, çocukları oluyor, onlar büyüyorlar. Bunları görünce çok mutlu oluyorsunuz.”
7/24 Telefonum açık
Kendisi gibi meslektaşlarının da beyin ölümüyle kalbin durması arasındaki zamanda organların alınıp umutla bekleyen hastalara bir hayatın bağışlanması için dünyanın en zor mesleklerinden birini icraa ettiklerini aktaran Yıldırım, “Çok emek var. Herkesin gecesi gündüzüne katılıyor. Herkesin tek isteği, bir hayat daha bağışlanması. Telefonum hiç durmuyor. Sustuğu zaman garip bir şeyler oluyor zannediyorum. Hastalar arayıp durumlarını anlatıyorlar. Bizim yedi yirmi dört telefonumuz açık. Sürekli iletişim halindeyiz. Ama en güzeli hastalarımız mutlu bizde mutluyuz onları gördükçe. Hastalarımıza bol bol sağlıklı günler diliyorum” diye konuştu.
"Hastalar üzerinde olumlu etkisi var"
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Karaciğer Transplasyon Programı Sorumlusu Prof. Dr. İlgin Özden de Yıldırım’ın özellikle hastalara umut olduğunu belirterek; “ Sevingül hanım geç kızken siroz sebebiyle nakil oldu yıllar sonra kendi ailesini kurdu, çocuk sahibi oldu şuanda bizimle çalışıyor. Geçmişte kendisinin olduğu gibi olan hastalara yardım ediyor. Bizimle beraber çaba harcıyor. Hastalar üzerinde de olumlu bir etkisi oluyor. Mesela çok büyük bir kaygıyla gelen aileye koordinatör karaciğer nakilli dediğim zaman ‘öylemi, normal bir insan’ diyorlar bize. Gerçekten iyi bir başlangıç yapma fırsatı oluyor. İnsanlar inanıyorlar ki bu yapmaya değer bir şeydir” dedi.