Bakan Akdağ, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumlarına ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bütçe sunumu yaptı. Akdağ, bugünün Dünya Diyabet Günü olduğunu hatırlatarak, ”Milletvekillerimize ve divanımıza yakalarına takmak üzere farkındalığı arttıracak malzemeler verdik. Diyabet bugün bütün dünyanın problemi. Geçmişte sadece veya daha ziyade gelişmiş ülkelerin problemi olan diyabet bugün gelişmekte olan ülkelerin de ciddi problemi haline geldi. Türkiye’de de diyabetle ilgili ciddi bir hasta, hastalık yüküyle karşı karşıyayız. 2010 yılında yaptığımız çalışmalarda Türkiye’de diyabetli hasta oranının bir çalışmada yüzde 11, diğer bir çalışmada yüzde 13 olduğunu görmüştük. Diyabetli hastaların sadece yarısı hastalığını biliyor. Dolayısıyla hem diyabete hem de diyabete yol açan, hazırlayan şişmanlık ve hareketsizliğe dikkatini çekmek istiyorum. Toplumda farkındalığı arttırmak, diyabetle ilgili her türlü koruyucu tedbirleri almak, hastalanan vatandaşlara gerekenleri yapmak açısından Plan ve Bütçe Komisyonu’na, milletvekillerimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çok büyük ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
2017 yılında bütçesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Bakan Akdağ, “Bu sene Merkezi Yönetim Bütçesi’nden 64 milyar lira ödenek tahsisi talebiyle komisyonumuza gelmiş bulunmaktayız. Merkezi Yönetim’den 32 milyar 302 milyon TL, döner sermaye bütçesinden 31 milyar 741 milyon TL toplamda 64 milyar 43 milyon TL bütçe yaptık. Merkezi Yönetim bütçemiz yüzde 26.2 artarken, döner sermaye bütçemiz 15.21 artıyor. Merkezi Yönetim bütçesindeki artma, yatırım bütçemizdeki yüzde 94,8 artıştan kaynaklanıyor. Geçen yıllarda döner sermaye bütçesinde yer alan yatırım ödeneklerini bu yıl genel bütçeye aktarmış durumdayız” şeklinde konuştu.
Sağlıkta dönüşüm projelerine ilişkin olarak 13 yılı tamamladıklarını belirten Akdağ, şunları söyledi:
“13 yılı tamamladığımız sağlıkta dönüşüm programında doğumda beklenen yaşam süresi 72.5 yıldan 78 yıla yükseldi. Bu yükselme hızına dünyada ulaşan ülke yok. Bu sadece sağlık hizmetlerindeki ya da sağlık sistemindeki iyileştirmeden değil, topyekün ekonomideki iyileşmesinden, toplu da refahın artmasından kaynaklanıyor, Bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 31.57'den 7.67'ye gerilemiştir. Anne ölüm oranı da, yüz bin canlı doğumda 64’ten 14.7’yee gerilemiş durumdadır. Vatandaşların toplam sağlık harcamalarında cepten yaptıkları sağlık harcaması yüzde 207'lerden yüzde 18’lerin altına inmiştir. Her on bin kişide 81 hane katastrofik sağlık harcamasına maruz kalırken, bu hanelerin sayısı da on binde 31’e inmiştir. Dünya Sağlık Örgütü katastrofik sağlık harcamalarını bir hane gıda harcamaları çıkarıldıktan sonra yıllık gelirinin yüzde 40’nı veya daha fazlasını harcaması olarak tanımlıyor.”
Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri ayrılan bütçeyi 4,6 kat arttırdıklarına dikkat çeken Bakan Akdağ, “2002’de reel olarak 2 milyar 414 milyon ayrılmışken, 2016 yılında 11 milyar 80 milyon TL. Aşılama faaliyetleri açısından Türkiye ileri ülkelere dünyanın en ileri ülkeleri arasındadır. 13 ayrı aşı çeşidiyle çocuklarımızı aşılıyoruz. En geniş aşılama programını uygulayan ülkeler arasındayız. Tamamen ücretsiz biçimde yüzde 97 oranında aşılama oranını yakalamış durumundayız. Elektronik aşı takip ve soğuk zincir izleme sistemimiz var. Bütün aşı dolaplarında elektronik aygıtlar var ve bunu yakından takip edebilecek durumdayız. Yeni doğan bebeklerde tarama çalışmaları vardır. Hükümet olarak iktidara geldiğimizde bir tek hastalığa karışı tarama çeşidi vardı, yüzde 59 oranında gerçekleştirebiliyordu. Ciddi bir tarama portföyü elde etmiş durumdayız. Hamilelere ücretsiz verdiğimiz demir desteğini de 2017’de yüzde 90’lara çıkarmak istiyoruz. Yeni bir tarama programına da 2017'de başlayacağız” diye konuştu.