Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ülke TV ve Kanal 7 ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Tamamlanan Fırat Kalkanı Harekatı’nın devamına ilişkin açıklamaları hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orada Özgür Suriye Ordusu'yla birlikte El Bab halledildi. Şimdi Güneydoğuya doğru, Münbiç'e yönelmemiz gerekiyor, hedef bu. Şimdi bakıyoruz ki bazıları orada bayrak dalgalandırma gayreti içinde. Zaten Sayın Obama'yla bu işi çözemedik biz. Çünkü Obama maalesef orada PYD'yi ve YPG'yi korumak gayreti içerisinde oldu, bunlara silah yardımı yaptı. Kim ne derse desin, elimizde belgeleri var. Biz şimdi bunları Trump yönetimine de söyledik, yani 'bizi ikna edemezsiniz' dedik. 'Elimizde bu belgeler var. Siz PYD terör örgütüne, YPG terör örgütüne bu silahları verdiniz ve onlara bu silah yardımını yaparken bunlardan aynı zamanda DEAŞ da istifade etti.' Şimdi aynı tuzağa yeniden düşmek istemiyoruz. Eğer insani yardım adı altında bir şeyler yapacaksanız gelin bunu beraber yapalım. Rusya da bayrak dalgalandırmak istiyor. Tamam, beraber yapalım ama Münbiç'i gerçek sahiplerine verelim. Münbiç'in gerçek sahibi kim? Araplar, orada Kürt yok” diye konuştu.
"Kesin ihraç istemiyle partisinden uzaklaştırmalıdır"
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un açıklamalarıyla ilgili değerlendirmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir defa bu adam, gerçekten dört dörtlük cahil bir adam. Bir defa bu ülkede 'Evet' diyeni sen Yunan'a benzetemezsin. Biz bununla ilgili davayı açıyoruz zaten, belki de arkadaşlar açtılar. Bu, böyle peşi bırakılacak bir şey değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapması gereken, bunu kesin ihraç istemiyle partisinden uzaklaştırmasıdır. İkide bir, zırt pırt, afedersin kalkıp, işte 'Partimiz bizim, Atatürk'ün partisidir, şöyledir, böyledir.' Sen Atatürk'ün partisinde nasıl bu ülkeyi bölme gayreti içerisinde olan insanları topluyorsun ya? Seni Samsun'a sokmazlar. Bu adamı Samsun'a sokmazlar. Sen böyle bir yolculuğa çıkacaksın, Samsun'a geleceksin, benim o Samsunlu kardeşlerim seni Samsun'a sokmaz, seni Amasya'ya sokmaz. Seni kalkıp da oralardan Sakarya'ya... Sakarya'ya giremezsin bile. İzmir'den dökecekmiş, neyi döküyorsun ya?" diyerek tepki gösterdi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek adam ve yeni sisteme ilişkin değerlendirmelerinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “5 yılda bir seçim yapıldığı yerde bir insan kendisi için böyle bir şey isteme lüksüne sahip olabilir mi? Biz faniyiz. Fani olan bir insanın kalkıp da kendisi için böyle bir şey yapıyor olması bile değerler silsilemize terstir. Derdimiz, bu sistemle istikrar ve güveni yakalamak. Gensorularla katledilen bir yasama organı var. Yasamayı, yürütmeyi kurtaralım istiyoruz. Biz damdan düştük, bu acıyı çekti. Seçimin olduğu yerde tek adamlık olur mu? Kaldı ki bu sadece Türkiye'ye ait bir şey değil. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin birçoğunda başkanlık sistemi var. Burada Cumhurbaşkanı tek adam değil, yanında yardımcıları, kabinesi var. Yasama organının devreden çıkarılması söz konusu değil” dedi.
“Fesih yok yenileme var”
Son günlerde sıkça gündeme gelen yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın ‘Fesih’ yetkisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclis yenilenirken cumhurbaşkanlığı da yenileniyor. İkisi aynı anda olacak bir şey. Fesih diye bir şey yok. Yenileme var. Buna bir nevi erken seçim de denilebilir. Fesih diye bir mekanizma yok, ancak yenileme var” dedi.
“Şu andaki sistem vesayete kapı aralıyor”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 18 maddeyi okumadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu andaki sistem, vesayete kapı aralıyor. Şu anda aynı ekolün insanları olduğumuz için sıkıntı yaşamıyoruz. Güçlü bir sistem oturtursanız gelen kişi o sisteme uyacaktır. Partili Cumhurbaşkanlığı ilk defa gündeme gelmiyor. Cumhurbaşkanı gücünü birinci derecede partisinden alacak. Bütün milletvekilleriyle özdeş hale gelerek böyle adım atacak” ifadelerini kullandı.
“Darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım diyordun, tankın üzerine çıksaydın”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kontrollü darbeye ilişkin sözlerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benden önce havalimanına iniyorsun, orada onbinlerce kişilik kalabalığı görüyorsun. Neden orada kalmıyorsun da, Bakırköy ilçe başkanının evine gidiyorsun. Darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım diyordun. Tankın üzerine çıksaydın. Ben oraya geldiğimde uçaklar üzerimizden alçak uçuş yapıyorlardı. Öğleye kadar İstanbul'da kaldım. Operasyonları oradan yürüttük. Siyasetçiye yakışan budur. Sen kalkıp da tepenin arkasına saklandığın zaman millet dağın arkasına saklanır. Dün akşam cevap veriyor. Benim koruma müdürümü arasalardı ben de gelirdim diyor. Şu hale bak ya. Böyle laubali bir yaklaşım tarzı olabilir mi? Bir de tutuyor "kontrollü darbe" girişiminden bahsediyor.
O gece tankları gördüğünde kaçmak yerine milletin arasında kalsaydı bu konuda konuşma hakkı olurdu. Ama o gece kontrollü koltukta oturduğu için rahat konuşuyor. Çıkıyor belgelerden bahsediyor. "Yanımda değil" diyor, bir de "cevabını onlar versin" diyor. Elinde dosya varsa, cevabı da vardır. Onu söyle” diye konuştu.