Yusuf Has Hacib’ten örnekler veren Bahçeli, “Büyük düşünürümüz Yusuf Has Hacib iki türlü insanın konuşmayacağını söyler: Biri bilgisiz, diğeri dilsiz. Ne tuhaf ağzı olan herkes konuşuyor! Y.H. Hacib yine diyor ki: ‘Kara başın düşmanı kızıl dildir. Nice baş yedi ve yemektedir.’ Söz vardır vezirliğe, söz vardır rezilliğe götürür. Eğer haklıysak, savunduklarımızın doğru olduğunu görüyor ve inanıyorsak susmak cinayet, durmak cehalet, vazgeçmek akli cinnettir. İtibar için ihlale tamam diyenler, makam için inkara kucak açanlar, dünyevi çıkarlar uğruna iltimas ve ihanete çanak tutanlar iflah olmazlar. Konuştukları zaman mangalda kül bırakmayanlar vardır. Atarlar tutarlar, bol keseden sallarlar. Sıra icraata gelince de anında araziye uyarlar. Bu tipleri her alanda görürsünüz, her seviye ve mevkide varlıklarına şahit olursunuz. Çalımlarıyla dünyaya meydan okurlar, aslında yokturlar. Bakarsanız büyük bir dava adamı pozu verirler. Gerçekte koca bir hiçtirler. İşlettikleri dedikodu şantiyesi, kaynattıkları fitne kazanıdır. Moral yıkarlar, ara bozarlar, sahte kurtarıcılıkla tertemiz duyguları kirletirler. Çünkü kendi vicdanları kararmış, ruhları kapanmıştır. Bir kimsenin olaylara, güçlüklere ve sorunlara karşı koymasını sağlayan moraldir. Biz buna maneviyat diyoruz. Bundan mahrum olanlar engeldir. Türk siyaseti bu yaralı yüzlerden, yamalı kimliklilerden çok çekmiş, milletimiz bunların cereme ve cefasından çok bunalmıştır. Kalpleri kafalarıyla ters düşen, fikirleri fiilleriyle bağdaşmayan çarpık, çürük ve çelişki yumaklarının bedeli ağırdır. Bir davaya baş koymuş er kişi ardına bakmaz, şer gürültüye pabuç bırakmaz. İnanıyorsa ayaktadır, azimliyse istikbale sahip çıkacaktır. Boş lafın peşine düşen, asılsız söylentileri tırmandırıp veya bunları üretip servise çıkaran, yaymakla uğraşan doğru iş yapmıyordur. Derler ki, bir toplumun başarma iradesi, o topluluktaki en moralsiz kişinin heyecanıyla sınırlıdır. Bu sınır aşılmazsa bozgun kaçınılmazdır. Moral ve motivasyon kaybının dibine çökenler sanal umut ve hedeflerle toparlanayım derken, dikkat etsinler de, tamamen silinip gitmesinler” ifadelerini kullandı.
“Eski defterleri karıştırıp yeni hikaye yazmak, miadı dolmuş yüzlere umut bağlamak başlanılan yere geri dönmektir ki, bunun adı iflastır”
Cumhurbaşkanlığı sistemini içeren anayasa değişikliği referandumuna değinen ve 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Hayırcılar toplanıyormuş, 2019’a yatırım yapıyorlarmış, şu aday olsun bu öne çıksın diyorlarmış. Asıl millet ne söylüyor buna bakılsın. Dereyi görmeden paçayı sıvayanlar, gördükleri derenin derinliği karşısında ya boğulacak ya da sıvadıkları paçayla ortada kalacaklardır. Etme bulma dünyası! Çürük iple kuyuya inenler, bunu maharet gibi sunanlar nihayetinde düdük olur onun bunun ağzında öterler. Bizimle uğraşıyorlardı! Üzerimizde hesap yapıp oyun oynuyorlardı. Ne oldu? ‘Etme kulum bulursun, inileme ölürsün.’ Acıkan yanağından, susayan dudağından belli olurmuş. Ya siyasi şuursuzluk içinde olanlar neresinden anlaşılır? Neyinden olacak, dilinden! Yaprak döken ağaç ağlamaz! Bilir ki, baharla beraber yeniden yeşerecektir. Fakat 16 Nisan’da tel tel dökülenler bir daha yükselemeyecektir. Beyhude yere uğraşmak abestir. Koymayla kuyu suyu dolmazmış, kuyunun biraz da kendinde su olacakmış. Bunlarda olan, olacak bir şey yok! Eski defterleri karıştırıp yeni hikaye yazmak, miadı dolmuş yüzlere umut bağlamak başlanılan yere geri dönmektir ki, bunun adı iflastır. Türk milleti geleceğe umutla odaklanacak, bekasına şuurla, birliğine ve beraberliğine yeminle sadık kalacaktır. Gerisi sinek vızıltısıdır. Milliyetçi Ülkücü Hareket dünden daha güçlü, dünden daha diri ve mücadeleci olarak milletine ve devletine hizmet edecektir. Yusuf Has Hacib der ki; ‘Yürüyen kişi yolda yapmaz evini. Göçen kişi evde koymaz malını.’ Sanıyorum anlayan anlamıştır meramımı.”