Gündem

'Her dönemin yargısının suçlusu olmayı başardım...'

GAZETECİLER Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davanın, üçüncü gününde gazeteci Ahmet Şık savunmasını yaptı.

Şık, "Mesleki faaliyetlerim nedeniyle her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum" dedi. 
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada hakim karşısına çıkan sanık gazeteci Ahmet Şık, "Üç gündür süren yargılamada bu iddianamenin abesliğini anlatacağım. Cumhuriyet'te aranan örgütün kimler olduğunu, nerede olduğuna dair yol tarifi yapacağım" dedi. "Paralel yürüdük biz bu yollarda" kitabının önsözünden alıntı yapan Şık, "Karanlık günlerden geçiyoruz. Darbe engellendi ama temel hak ve özgürlükler askıya alındı. KHK'lerle devletin Türk İslamcı şekilde dizayn edilmesine hız verildi. Kamu görevlileri ihraç edildi. Kamudaki boşluk liyakata göre değil, biata göre yapıldı" diye konuştu.
MAHKEME BAŞKANI: "KÖŞE YAZISI İSTEMİYORUZ"

Şık konuşmasına devam ettiği sırada Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Savunma kapsamında kal Ahmet Şık. Köşe yazısı istemiyoruz" diyerek müdahale etti. Bunun üzerine Şık, "Savunma kapsamında yapıyorum. Bitirdiğimde göreceksiniz" dedi.
"SÖYLEDİKLERİM SAVUNMA DEĞİL, İTHAMDIR"

15 Temmuz darbe girişimine değinen Şık, "Kuşkularımızı söyleyip, yazdığımız için hapisteyiz. Ama böyle bir planı, bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT'i yönetmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. Şık, "Cumhuriyet Gazetesi'nden bir illegal örgüt, ne de bizlerden terörist çıkaramayacaksınız. Söylediklerim savunma veya ifade değil. Aksine ithamdır. Çünkü bu siyasi operasyonun kanuni kılıfını hazırlayan metnin başında 'iddianame' yazması, çöp muamelesi yapılması gereken bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Türkiye'de yargının kimi mensupları, bizatihi adaletin mezar kazıcıları olmuşlardır" dedi.
"KIZIMA BIRAKACAĞIM MİRASTAN GURUR DUYUYORUM"

Gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak gösterildiğini vurgulayan Ahmet Şık, "Gazetecilik suç değildir. Gazetecilik faaliyetlerini suçlama konusu yapmak, totaliter rejimlerin ortak özelliğidir. Mesleki faaliyetlerim nedeniyle her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum" dedi. 
SAVUNMASI BİTİNCE ALKIŞLANDI

"Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim" diyen Şık sözlerini "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sözüyle savunmasını tamamladı. Şık'ın savunması, izleyiciler tarafından alkışlandı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dağ, "Ne yapıyorsunuz şov yeri mi burası. Salonun düzenini bozuyorsunuz" diyerek sessiz olunması konusunda uyarıda bulundu. 
MAHKEME BAŞKANI SORU YÖNELTTİ

Daha sonra Mahkeme Başkanı Dağ, sanık Ahmet Şık'a sorular yöneltti. Başkan Dağ'ın ilk sorusu, "Basın özgürlüğü sınırsız mıdır?" oldu. Şık, "Evrensel anlamda gazeteciliğin etik çerçevesi belirlenmiştir. Gazeteciliğin sınırı belirleyen şey şudur; doğru olması ve kamusal çıkar gözeten her şey haberdir. Bir gazeteci savaş çığırtkanlık yapmaz, barışı kutsar, kaynakla arasına sınır koyar" dedi. 
"İDDİANAMEYİ CİDDİYE ALMAYIN"

Bunun üzerine Mahkeme Başkan Dağ, "İddianamede, beş yazınız var. Bunların barışı kutsadığını düşünüyor musunuz?" diye sorunca Şık, "İddianameyi  defalarca okudum. 27 yıldır gazetecilik yapıyorum, defalarca yargılandım. Ama samimiyetle söylüyorum Türkiye yargısına gazetecilik anlatmaktan yoruldum. Düşünce ve ifade özgürlüğü ne demektir, giderilmek istenmeyen bir eksiklik var" dedi. Başkan Dağ, "Ben değil, iddianame diyor" deyince Şık,"O iddianameyi çok ciddiye almayın" şeklinde cevap verdi.
"ŞİDDETİ ÖVEN HİÇBİR ŞEY YOK"

Mahkeme Başkanı, PKK terör örgütü elebaşılarından Cemil Bayık ile yaptığı röportajı sorunca Şık, "O yazı gazeteciliğin etik sınırları içinde yapılmış bir söyleşidir. Kendisinin söylediği şeyleri hiçbir ekleme, çıkarma yapmadan yazılan ve sadece dilbigisi kurallarının uygulandığı bir haberdir. Şiddeti öven hiçbir şey yok. 27 yıllık gazeteciyim, bir tek yazım tekzip edilmedi. Bu kadar yalanın olduğu dönemde gazetecilik için gurur vesilesidir" şeklinde cevap verdi. 
SAVCININ ŞEHİT EDENLERLE SÖYLEŞİSİ SORULDU

Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katledenlerle yaptığı telefon görüşmesi hatırlatan Başkan Dağ'ın "Bu söyleşinin barışı kutsamak çabası var mıdır?" sorusuna Ahmet Şık, "Evet. Sorduğum soruları okuyun lütfen, hep birlikte karar verelim. Bugüne kadar yaptığım her haberin arkasındayım. Ne söylüyorsam öyle yaşayan biriyim. Benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, kutsal kitabın arkasına gizleyecek bir günahım yok. İki kişinin neden bir savcının başına silah dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder" yanıtını verdi.
BAŞSAVCIVEKİLİ DE SORU SORDU

Daha sonra Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, "Savunmanız esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders veriyormuş gibi" deyince ahmet Şık, "Hepsi esasa ilişkin" diye yanıt verdi. Başsavcıvekili Bölükbaşı,"DHKP/C ve PKK'den bahsetmediniz" deyince Şık, "Faşizm susmak değil, konuşmak mecburiyeti demiş Roland Barthes. Faşizmlerde sizi bir şeyler söyletmeye çalışırlar. Ben örgütlerle ilgili tek şey söyleyeceğim. Ben gazeteciyim, bu örgütler benim için haberdir" dedi.  
SANIK TURHAN GÜNAY DA SAVUNMASINI YAPTI

Öte yandan sanık Turhan Günay da savunmasını tamamladı. Günay, "33 yıldır gazetede çalışıyorum. Hiçbir zaman Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olmadım. Sadece bir süre için Yenigün Haber Ajansı'nda kitap birimi sorumlusu olarak görev yaptım. Sonrasında herhangi bir görevim yok. Hakkında FETÖ soruşturması olan 4 kişi ile iletişim kaydım olduğu ileri sürülüyor. Kitap fuarı için arandığım kişi, Kayseri'ye davet eden, kitap yazan, akademisyen. Sadece bu dört iletişim kaydı ve vakıf yöneticisi gösterildiğim için 267 gündür tutukluyum" dedi. Duruşmaya ara verildi.
Cumhuriyet Gazetesi davasında tutuklu sanıkların savunmaları tamamlandı
Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davanın üçüncü günü sona erdi. Tutuklu sanıkların tümünün savunmaları tamamlandı. 

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanıklardan son olarak, Sosyal medyada "Aksilahlanma" etiketini açarak kampanyaya dönüştürdüğü ve örgüt lehine faaliyette bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan "JeansBiri" adlı Twitter kullanıcısı olduğu ileri sürülen Ahmet Kemal Aydoğdu yaptı. 
"BYLOCK KULLANAN KİŞİLERİN TAMAMI OKUL ÇEVRESİNDEN..."

Ahmet Kemal Aydoğdu savunmasında  HTS kayıtlarında görüşme yaptığı ve ByLock kullanıcıları olduğu iddia edilen telefon numaralarının tamamının, biyoloji öğretmeni olarak görev yaptığı okulundaki öğretmenler, yöneticiler ile öğrenci velileri olduğunu söyledi. Görüşmelerinde öğretmen veli çerçevesinde gerçekleştiğini öne sürdü. 
'JEANSBİRİ' HESABINI KABUL ETMEDİ 

Tweeter'daki 'Jeansbiri' hesabının kendisine ait olmadığını savunan Aydoğdu, bu hesaptan yapılan "Aksilahlanma" tagını da kendisinin açmadığını söyledi. Yakalandığı evde bulunan paranın ise evin sahibi olan arkadaşına ait olduğunu, arkadaşının da bunu polise beyan ettiğini söylediğini belirtti. Aydoğdu, kendi evinde yapılan aramada ise herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını ifade etti.  
"BYLOCK KULLANICISI OLDUĞUNU İDDİANAMEDE ÖĞRENDİM"

ByLock kullandığı iddialarını kabul etmeyen Aydoğdu, "Savcılık ve sulh ceza hakimliği sorgularında ByLock ile ilgili herhangi bir soru yöneltilmedi. Ancak hakkımda hazırlanan iddianamede ByLock kullanıcısı olarak gösterildiğimi gördüm" dedi. 
"KPSS'Yİ KAZANAMADIĞIM İÇİN BU OKUL BENİ KABUL ETTİ"

FETÖ ile bağlantılı bir okulda görev yaptığı iddialarına yönelik ise Aydoğdu, "Ben, KPSS'yi kazanamadım. Bu nedenle birçok özel okula başvurdum. Beni bu okul kabul etti. 2011 yılında bende çalışmaya başladım. Ben merdiven altı bir okulda çalışmadım. Yasal bir okulda çalıştım" dedi.

Aydoğdu savunmasını tamamlarken "Bu gazetecilerin içinde bir öğretmenim onur duydum ama bu ayrı" dedi.
TUTUKLU SANIKLARIN SAVUNMALARI TAMAMLANDI

Tutuklu sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, tutuksuz 5 sanıktan Yenigün A.Ş. eski Mali İşler Müdürü Bülent Yener ile gazetenin muhasebe müdürü Gülseri Özaltay'ın da savunmalarını aldı. Yener ve Özaltay haklarında tüm iddiaların asılsız olduğun belirterek beraatlerini istedi. 

Duruşmayı yarına erteleyen mahkeme heyeti, yarın gazetenin tutuksuz yazarları Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ve Orhan Erinç'in savunmalarının alınacağını açıkladı.