Nuri Elibol bugünkü köşesinde MİT'in önceleri İsrail odaklı sitelerin hedefindeyken şimdilerde ise FETÖ'nün hedefinde olduğunu belirtti ve ''Neden MİT Hedefte'' sorusuna cevap aradı.
İşte Nuri Elibol'un yazısı;
TSUNAMİ SONRASI 15 TEMMUZ ANALİZİ 4
FETÖ-CHP ilişkisini Kılıçdaroğlu’na yakın isimler yürütüyor
Türkiye çok ses getirecek güvenlik dosyasını açıyor
‘Kontrollü darbe’ söylemi tamamen FETÖ icadı olduğunu ifade eden kaynaklarım “FETÖ-CHP ilişkisi Kılıçdaroğlu’nun etrafındaki bazı isimler üzerinden yürüyor” diyor.
Türkiye’de sadece ana haber bültenlerini takip eden bir vatandaş dahi 17/25 Aralık’tan önce ve sonra sistemli bir şekilde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın hedef tahtasına oturtulduğunu gözlemlemiştir diye düşünüyorum. Hakan Fidan’ın Müsteşarlık koltuğuna oturduğu günden itibaren dış haberler kaynaklı bir yıpratma politikası da malumunuz. Güvenlik bürokrasisindeki kaynaklarım, “Bu haberler önce İsrail kaynaklı sitelerde yer alıyordu. Daha sonra bunlara Türk kamuoyunda yer edindirme çabası çerçevesinde Odatv bir rol üstlendi. Ancak hukuki yollarla işin üstüne gidilince işin arkasındaki gerçek yapı “FETÖ sosyal medya ve konvansiyonel medya ile doğrudan işe girdi” diyerek eleştirilerin adresini de ortaya koydu.
ADİL ÖKSÜZ KİMİN ADAMI?
MİT ile ilgili bir diğer atak ise hain darbe girişiminin en faal FETÖ’cüsü, hatta kalkışmanın elebaşı Adil Öksüz üzerinden yürüyor. Kameraların gözü önünde ortalıktan kaybolan Öksüz için CHP ve bazı medya kurumları “Öksüz’ü MİT çıkardı” diyecek kadar ileri gitti. Kaynaklarım, Öksüz’ün kaçırılmasında jandarma, polis, savcı ve hakimlerin rol aldığını ancak halen tek bir MİT görevlisinin ortaya çıkarılmadığına dikkat çekerek, FETÖ’nün devlet içindeki gücünün gizlenmeye çalışıldığına vurgu yapıyor.
CHP-FETÖ İLİŞKİSİ
Güvenlik kaynakları, FETÖ-CHP ilişkisinin de dolaylı kanallar üzerinden devam ettiğini belirtiyor. “Kontrollü darbe girişimi’ ‘tiyatro’, ‘sarayın darbesi’ gibi, hain darbe girişimine yönelik halk üzerinde algı oluşturmayı hedefleyen söylemlerin tamamen FETÖ icadı olduğunu ifade eden kaynaklarım, “FETÖ-CHP ilişkileri Kılıçdaroğlu’nun etrafındaki bazı isimler üzerinden yürüyor” yorumunda bulundu.
MAHKÛMLARA ÖZEL MESAJ
FETÖ mensuplarının dışarıda olup bitenler hakkında haberdar oldukları ve mesajların ulaştırıldığı güvenlik yetkilileri tarafından tespit edilmiş. Kaynaklar, “Cezaevlerindeki FETÖ mensuplarının aldıkları talimatlarla hareket ettiklerini biliyoruz. Tüm mesajlar tüm tutuklulara gidiyor, biliyoruz. Hatta suçüstü görüntüleri olanlar dahi inkâr politikasını talimatla yerine getiriyorlar ki yarın uluslararası alanlarda bunu bir malzeme haline getirebilsinler.”
KUZEY IRAK’A YAKIN TAKİP
Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin 25 Eylül’de bağımsızlık referandumu yapacak olmasını Ankara yakından takip ediyor. Ancak diplomasi ve güvenlik kaynakları, “Bağımsızlık referandumundan ‘evet’ sonucu çıksa bile bu sürecin devamını ve uygulamalarını sürdürmek kolay değil” diyerek bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiklerinin mesajını veriyor. Belli ki Ankara’nın Kuzey Irak konusunda elinde güçlü bir kartı bulunuyor. Kaynaklarım, Kuzey Irak Yerel yönetiminin referandumdan çıkacak sonucu hemen uygulamaya koyma niyetinde olmadığını ve yerel yönetimle yapılan görüşmelerde Erbil’in “Evet” kartını şimdilik cebinde bekletme niyetinde olduğunu ifade ediyorlar.
SURİYE İÇİN ENDİŞELİYİZ
Ve tabii ki Ankara’nın bir diğer gündemi Suriye’de işleyen süreç. Ankara-Moskova-Washington hattında görüşmeler devam ediyor. Kaynaklarım, “Suriye’nin geleceğiyle ilgili bizler de endişeleniyoruz. PYD/PKK , ‘DEAŞ ile savaşıyor’ maskesi adı altında maalesef Suriye’de zemin buldu ve bu zeminde güç kazanmaya devam ediyor. Başta ABD olmak üzere 10 Batılı ülke daha PYD/YPG’ye belirli oranlarda destek veriyor. Diplomasi imkânlarımız ve operasyonel kabiliyetimizle, kurulmak istenen şeyle mücadele etmeye devam edeceğiz” yorumunda bulunuyor. Ankara, Kuzey Suriye’de bir PKK oluşumuna karşı kararlılığını sürdürüyor.
TÜRKMENLERİ BİR ARADA TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ
Ankara’nın güvenlik ajandasında Türkmen kenti Telafer de yer alıyor. Musul operasyonu bitti şimdi gözler Telafer’de. Irak ordusunun Şii Haşti Şabi güçleri ile bu bölgeye operasyona hazırlandığı söylentileri var. Ankara’daki kaynaklarım, “Telafer meselesi bizim yakından takip ettiğimiz bir mevzu. Türkmenler Irak’ta Şii ve Sünni mezhep hizipçiliği tuzağına düştü. DEAŞ, Musul’a girmeden önce 2014’te 400 bin nüfusu olan bir ilçeydi. Nüfusun yüzde 50’si Şii; yüzde 50’si Sünnilerden oluşuyordu. DEAŞ Telafer’e girdiğinde Şii Türkmenlere yönelik çok sert uygulamalar yaptı ve Şii Türkmenler kentten çıktı. Şimdi Şii ve Sünni Türkmenler arasında maalesef intikam duygusu gelişti. Bu duygunun oluşmasına Haşti Şabii ve DEAŞ’ın telkinleri ve uygulamaları sebep oldu. Şimdi ise Haşdi Şabi ile gelen Şii Türkmen gruplar var. Şii ve Sünni Türkmenlerin arasında bir krizin çıkmasını önlemek için tarafları uzlaştırmaya ve gerginliği yatıştırmaya çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor.
EN CİDDİ TEHDİT DEAŞ
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında terör örgütlerinin eş zamanlı olarak hareket geçmesi ve DEAŞ’ın son günlerde Türkiye içerisinde de uyuyan hücrelerini aktif hale getirmesi hepimizi düşündürüyor. Kaynaklarım, DEAŞ terör örgütü üyelerinin CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Ankara-İstanbul yürüyüşünü hedef almasını oldukça endişe verici bir girişim olarak değerlendirirken, “Tehdit algısında şuan en güçlü olan yapı terör örgütü DEAŞ. DEAŞ Türkiye’de kitlesel eylemleri tetikleyecek işler peşinde. Alevi-Sünni fay hattını, Kürt-Türk fay hattını, Laik-anti Laik fay hattını tetiklemeye çalışıyor. CHP konvoyunu hedef alması Türkiye’de kitleleri, etnik ve mezhepsel grupları hedef alabilme potansiyelini gösteriyor. Önümüzdeki süreçte Kürt ve Alevi kanaat önderleri dahil bazı etnik ve mezhepsel grupların önemli isimlerine yönelik birtakım girişimleri olabileceğine dair endişeler taşıyoruz. Birileri kitlesel eylemleri tetiklemek için DEAŞ’ı Türkiye’ye karşı kullanmaya çalışıyor. Türkiye’deki hücrelerine ve sınırlarımızdan girme çabalarına baktığımızda son günlerde DEAŞ’ta Türkiye’ye karşı hareketlilik gözlemliyoruz” diyor. DEAŞ kitlesel eylemler yaparak Türkiye içerisindeki dinamikleri birbiriyle çatıştırmayı düşünebileceği fikri hakikaten korkutucu. Zira güvenlik bürokrasisi bunların DEAŞ’ın tek başına düşünebileceği bir akıl olmadığını şiddetle vurguluyorlar. Türkiye’ni n kırılgan fay hatlarını tetiklemeyi sağlayacak ve kitleleri birbirine düşürecek-çatıştıracak eylemler planlamak DEAŞ’ın aklı değil. Yani son güncel tehdit PKK/PYD ilave olarak DEAŞ saldırıları.