Siyaset

Erdoğan: 'Ben bunu ihanet sayarım'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, böyle bir dönemde yatırımcının önünü kapatma anlayışına gidilmesini ihanet olarak değerlendireceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) üyeleri ile istişare toplantısında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldi. Toplantı sonrasında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu ve özel sektör bankalarının son günlerde oluşan durumu fırsata çevirmeleri durumunda devletin üzerine düşen görevi yapacağını söyledi. Finans sektörüne seslenen Erdoğan, “Zaten milletin parası ile çalışıyorsunuz. Milletin parası ile çalıştığınız böyle bir dönemde kalkıp da bu ülkede yatırımcımızın önünü açmaz, onu daha da daraltır ve hemen basit bir olayda geriye çağırma gibi bir anlayışın içine girerse kusura bakmasınlar ben bunu ihanet olarak değerlendiririm” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi gecesinde kalkışmacılar tarafından saldırıya uğrayan 6 kişinin şehit olduğu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni 'gazi mekan' olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan ve milletin oyları ile gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci yıl dönümü olduğunu da hatırlattı. Erdoğan, “10 Ağustos 2014 tarihinde yüzde 52’lik oy oranı şahsımı cumhurbaşkanlığı görevine layık gören milletime şükranlarımı sunuyorum. Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra tüm Türkiye’nin ve milletin cumhurbaşkanı olarak ülkemi en iyi şekilde yönetmenin ve temsil etmenin mücadelesini verdik. Anayasanın verdiği yetkileri, ülkemin ve milletimin çıkarları doğrultusunda sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmedim. Gerektiğinde Bakanlar Kurulu'nu topladım, gerektiğinde 7 Haziran sonrasında olduğu gibi seçimlerin yenilenmesi kararını aldım, seçim hükümeti kurdum. Ülkenin ihtiyacı olduğunu gördüm her alanda ve konuda düşüncelerimi ifade etmekten, tavrımı ortaya koymaktan geri durmadım. Hiçbir zaman ‘kim ne der’ diye düşünmedim. Sadece ülkemin ve aziz milletimin çıkarlarını gözettim. Doğru olduğunu düşündüğüm her konuda sonuna kadar mücadele ettim. Başbakanlığım döneminde 17-25 Aralık darbe girişimi karşısında gösterdiğim net duruşun önemi ancak 15 Temmuz silahlı darbeye özellikle teşebbüs edenlerle geldiğimiz noktada anlaşıldı. O ana kadar birçok eş, dost, ahbap bile bizleri anlamamıştı. Ne zaman ki bu olay gerçekleşti, 15 Temmuz’da bu olay ortaya çıktı, şimdi birçok kesim anladığını ortaya koymaya başladı” dedi.
İhracatçıları yol arkadaşı olarak gördüğünün altını çizen Erdoğan, “Yaşadığımız her ciddi sorunu iş adamları ile özellikle de yol arkadaşım olarak gördüğüm ihracatçılarımızla paylaştık. TİM’in geçmişine baktığımız zaman herhalde gelen cumhurbaşkanları, başbakanlar kendileri ile ne kadar sıklıkla bir araya geliyordu bilemem. Fakat hiçbir talebi geri çevirmeden ben TİM ile TOBB ile bütünüyle talepler geldiği zaman mümkün olduğunca geri çevirmeden kendileri ile bir arada olmaya özen gösterdim. Bu ülkeyi biz beraber ayağa kaldıracaktık, buna inanıyorduk. İş dünyası güçlü olmazsa ülkemizin de diri olması mümkün değildi” diye konuştu.
“Kaçaklar belli, onlar şuanda kaçtılar, biz de kovalıyoruz”
Rusya ziyaretine yönelik açıklamalarda bulunan ve “İnanıyorum ki kısa zamanda aramızdaki Rusya ile olan ekonomik ilişkileri giderecek, en kısa zamanda bunu aşma fırsatını bulacağız” ifadelerini kullanan Erdoğan, Haziran ayı başında TİM Genel Kurulu vesilesi ile ihracatçılarla bir araya geldiğini hatırlattı. Erdoğan, “O toplantıda gündemimizde Almanya parlamentosunda sözde Ermeni soykırımı ile ilgili alınan karar ve AB ile ilişkilerimiz vardı. Bugün, tarihimizin en alçak, en hain, en sinsi darbe girişimine, asker elbisesi giymiş teröristlerin saldırısına, daha da önemlisi bir işgal teşebbüsüne maruz kaldığımız 15 Temmuz hadisesi sebebiyle birlikteyiz. 15 Temmuz nasıl karanlık bir gece olarak başladıysa 16 Temmuz sabahı da istiklalimize ve istikbalimize dair ümitlerimizi tazelediğimiz aydınlık bir gün olarak doğdu. Milletimiz kadını ve erkeği ile çocuğu ve yaşlısıyla, her siyasi görüşten, her meşrepten insanı ile 15 Temmuz gecesi silahların, tankların, helikopterlerin, uçakların karşısına büyük bir inanç ve kararlılıkla dikilmiştir. Bu millet büyük bir millet, bu millet güçlü bir millet, bu millet ürkek, korkak, kaçak bir millet değil, kaçaklar belli. Onlar şuanda kaçtılar, biz de kovalıyoruz. Bunu da bir intikam hırsı ile yapmadığımızı söyleyeyim. Hukuk içinde, adalet çerçevesinde yapıyoruz. Çünkü biz 240 şehidimizin, 2 bin 195 gazimizin kanını yerde bırakamayız. Bırakırsak bunun hesabını veremeyiz. Bir millet eğer yöneticisine, idarecisine güvenemezse o milletin hali ne olur? O güvenceyi bizim kendilerine vermemiz için bunu kovalamamız lazım. Ben bir Cumhurbaşkanı olarak en yakın mesai arkadaşımı kaybettim. Aslında kaybolmadı, o arzu ettiği çok yüce bir makama ulaştı. Çok sevdiğim, pırlanta gibi yavrusu da onunla beraber o makama yürüdü. Bütün bunlar bize sadece her ikisini değil, yanında 238 kardeşimi ve yanında 2 bin 195 yaralımızı, kimisinin kolu, kimisinin ayağı kopuk, kimisi belden aşağı, kimisi belden yukarı mermiler almış, bu kardeşlerimizi gazi olarak ziyaretlerimizde gördükçe sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu anlıyorum. Aksi taktirde vurdumduymazlık olur ki bu bize yakışmaz. Bu işi adalet çerçevesinde, hukuk içinde hesabını soracağız” şeklinde konuştu.
“Onlar bu ülkeyi değil, biz onları çökerteceğiz”
15 Temmuz gecesi Türkiye’de Malazgirt’ten Söğüt’e, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye kadar şanlı tarihin adeta yeniden canlandığını, asırlar öncesinin kahramanlarının milletin sinesinde can bulduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye’yi FETÖ eliyle esir etmek, Suriye, Libya, Irak, Afganistan’da yaşanan o acı görüntüleri burada tekrarlamak isteyenlere milletimiz tarihi bir ders vermiştir. Ne diyor FETÖ’nün sözde kalemşörleri, sözde profları ‘bu millet silahların karşısına dikilemez, bunlar hemen kaçarlar, sokağa da çıkamazlar’ diyor. Benim milletim anında çağrımızı yaptık, meydanlara dökülmekle kalmadı, benim milletim tankların önüne geçti, tankların altında şehit oldu. Bunu sadece erkekler yapmadı, hanım kardeşlerim de yaptı. Gövdesi parçalanırcasına hanım kardeşim bize Nene Hatunları hatırlattı ve şehit oldu. Aynı şekilde yaşlı amcalar, Kazan’da Mustafa amcamız, yılmadan karşısındaki silahlının üzerine gidiyor, vurdukça o ısrarla ‘vur’ diyor. Bu farklılıktır, bu milletin farkını ortaya koyuyor. Bu süreçte ülkemizdeki her kesim gibi iş dünyası da sağlam bir duruş sergilemişlerdir. Bir yandan demokrasinin, milli iradenin, hükümetin yanında olduklarını ifade eden iş adamlarımız, diğer yandan da asli görevleri olan üretimi, ihracatı aksatmadan sürdürmüşlerdir. Hele hele 16 Temmuz’da piyasaya sürülen paraya baktığımız zaman 2.5 milyar dolar hemen TL’ye çevrilmiş, piyasaya sürülmüştür. Geçmişte tam aksine paralar toplanırdı, marketlerden ne var ne yok alınır stoklanır, herkes evine çekilirdi. Ama şimdi böyle olmadı, tam aksine milletimiz gayet rahat, sabahlara kadar meydanlarda adeta meydanları festival yerine dönüştürdüler. Sanatçısı, sporcusu düşüncelerini paylaşmak suretiyle farklı bir istiklal ve istikbal mücadelesini verdiler. Darbe girişiminin ertesi günü TİM’in Panama ve Guatemala’ya göndereceği heyetlerin gidişini iptal etmeyerek vazifesine dört elle sarılmasını ben çok önemli görüyorum. Bu hain oyunun en önemli ayaklarından birisi de ekonomimizin çökertilmesiydi. İş adamlarımız kendi gündemlerini takip ederek, milletimiz 11 milyar dolar döviz bozdurup piyasaların dengesinin zedelenmesine izin vermeyerek bu oyunu da bozmuştur. Sizlerden iki konuda yardım talep ediyorum. Yurt dışındaki tüm muhataplarınıza bu darbe girişiminin gerçek yüzünü FETÖ’nün tüm dünya için bir tehdit olduğunu anlatmanızdır. Hatta o camiadan dostlarınız, arkadaşlarınız olabilir, bunları da ifşa etmeniz lazım. Bunları savcılıklarımıza, Emniyet Teşkilatımıza bildirmeniz lazım. Bu bizim üzerimize bir vatanseverlik borcudur. Onlar bu ülkeyi değil, biz onları çökerteceğiz. Şikâyetçi sıfatı ile bunları bildirmeniz lazım. Herkesi istihbarat, emniyet bilmeyebilir, veya gecikebilir, işte adam kaçabiliyor. Her yere bunlar girmişler, tam virüs. Fırsatını bulduğu anda kaçıp gidebiliyor. Diyelim ki Silahlı Kuvvetlerde, diyelim ki Emniyet Teşkilatında enteresan olan bir özelliği şu, oradaki imamlık görevini vasıtasıyla yürüttüler. Siviller vasıtasıyla bu adımları attılar. Bunlarda tahsil önemli değil, sadece maharet önemli. Şeytani bir zihinsel yapı bunlar için çok önemli, bunu bu şekilde başardılar. 17-25 Aralık yargı ve polis darbe girişimini benim şahsi meselem olarak görüp, 15 Temmuz silahlı darbe girişimi ile hala gerçekleri kavrayamayanlar bu örgütün iflah olmaz parçalarıdır. Ülkesine ve milletine acımayana bizim acıma hakkımız yoktur. Zalime merhamet mazluma eziyettir. Mazluma haksızlıktır. FETÖ mensuplarının başını tıpkı PKK, DAEŞ mensupları gibi demokrasiden ve hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden ezmekte kararlıyız. Sizlerden bu mücadele özellikle kendi alanınızda, kendi içinizde destek vermenizi bekliyorum. Finans altyapısı olmayan hiçbir örgütün gücünü muhafaza edebilmesi mümkün değildir. FETÖ’yü Silahlı Kuvvetleri, yargı, polis ve diğer kurumları ile bürokrasiden nasıl kazıyorsak iş dünyasından da aynı şekilde temizlememiz şart. Yürüttüğümüz mücadeleyi ancak bu şekilde örgütün finans kaynaklarını da kurutarak başarıya ulaştırabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Siz bunları yapıyorsunuz, bize de akıl vermeye kalkıyorsunuz”
“Bazıları bize akıl veriyor Batı’dan falan, ‘bürokraside binlerce insanı atıyorsunuz ama bu bizi endişeye sevk ediyor’ diyenler kendilerinde nelerin olup bittiğinden sanki haberleri yok” açıklamasında bulunan Erdoğan, Batı’nın bunu çok farklı şekillerde yaptığını kaydetti. Erdoğan, “Bunu Almanya’da, malum Doğu-Batı Almanya birleşmesinde gördük. Öyle bir ayıklamaya gittiler ki yüz binlerce devlet görevlisini görevden aldılar herhangi bir sıkıntı meydana gelmesin diye. Siz bunları yapıyorsunuz, bize de akıl vermeye kalkıyorsunuz. Kendilerine telefon görüşmesinde söyledim, bize bu endişelerden bahsediyorsunuz da siz bunu Doğu-Batı Almanya birleşmesinde çok daha ileri boyutta yaptınız. Biz bunu ülkemiz, milletimiz için yapacağız, nereye varırsa varsın yapacağız. 10 bin, 50 bin 100 bin, 200 bin, nereye varırsa varsın yapacağız, bunu temizlemeye mecburuz. Hangi kurumda olursa olsun. Şuanda yargıdan gelen bazı şeyleri görünce ürpermemek mümkün değil. Devletin kurumlarında iş adamlarını, yatırımcıyı nasıl haraca bağladığını çok daha net görüyoruz. Bu örgüte giden her kuruş millete sıkılan bir kurşundur. O kurşunlar o kuruşlarla finanse ediliyor. Ülkem ve milletim adına bu örgütü tüm unsurları, tüm mensupları ile içinizden temizleyeceğiniz konusunda ben sizlere güveniyorum” dedi.
“Ben bunu ihanet olarak değerlendiririm”
Tek gündemin terör örgütleri ile mücadele olmadığını belirten ve ihracatta ve turizmde yaşanan daralmanın telafisi başta olmak üzere ekonominin geliştirilmesi konusunda kesintisiz bir çalışma yaptıklarını kaydeden Erdoğan, “İhracatımızın olumlu yöndeki seyri 15 Temmuz darbe girişiminde dahi kesintiye ciddi manada uğramadan sürmüştür. Örneğin 11-17 Temmuz arasında 2.1 milyar dolar olan ihracatımızın 18-24 Temmuz haftası 2.4 milyar dolara çıkmış olması çok önemlidir. Bu rakam bir sonraki hafta 2.7 milyar dolara ulaştı. 2016 yılının ilk 7 aylık ihracatı 80.5 milyar dolara ulaştı. Rakamlar 2015 yılı performansının altına düşülmeyeceğini gösteriyor. Ekonomi ile ilgili bakanlarımızın sizlerle bu dönemdeki ilişkisi, dayanışması önem arz ediyor. Artık geriye gidiş dönemi kapanmış, ilerleme ve atılım dönemi başlamıştır. Bizde bu süreç içinde atacağımız bazı adımları paylaşacağız. Finans sektöründe bazı engellemelerin olduğuna dair bilgiler edindim. Kamu bankaları, özel sektör bankaları bunu fırsata dönüştürmeye kalkarlarsa bizde devlet olarak üzerimize ne düşerse gereğini yaparız, onlarda ondan sonra kapımızı kolay kolay çalamazlar ve açamazlar. Zaten milletin parası ile çalışıyorsunuz. Milletin parası ile çalıştığınız böyle bir dönemde kalkıp da bu ülkede yatırımcımızın önünü açmaz, onu daha da daraltır ve hemen basit bir olayda geriye çağırma gibi bir anlayışın içine girerse kusura bakmasınlar ben bunu ihanet olarak değerlendiririm. Buna sıcak bakamam. Çok kısa zamanda Sayın Başbakan ile bunu konuşacağım, tüm finans sektörünü davet edip bu konuları değerlendirmeyi önemli buluyorum. İnşallah bir yandan yeni pazarlara sahip çıkarak, diğer yandan kaybettiğimiz pazarları yeniden kazanarak 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
Rusya ziyaretinde olumlu görüşmeler yaptıklarının altını çizen Erdoğan, “İkili görüşmemde de konuyu Sayın Putin ile ele alma imkanı buldum, dar kapsamlı görüşmemizde bu fırsatı yakaladık. İş adamlarımızla birlikte yaptığımız toplantıda bunları dile getirdik. Rusya ile 100 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ulaşma konusundaki hedefimizi ve kararlılığımızı yeniledik. Bir süredir sorun yaşadığımız çeşitli ülkelerle olumlu yönde gelişmeler devam ediyor. İhracatçılarımızın farklı pazarlara açılma yönünde gösterdikleri gayreti yakından biliyorum. Bu çabalardan netice alınmaya başlandığını da görüyorum” şeklinde konuştu.