Çanakkale Bölge

“Kesinlikle ihraçlara karşıyım” (VİDEOLU)

Çanakkale Belediyesi’nin eski başkanı ve eski milletvekili İsmail Özay, geçtiğimiz günlerde CHP Çanakkale teşkilatında önemli kişilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda üyenin ihraç edilmesini değerlendirerek, “Kesinlikle ihraçlara karşıyım” dedi.

Çanakkale Belediyesi’nin eski başkanı ve eski milletvekili İsmail Özay, geçtiğimiz günlerde CHP Çanakkale teşkilatında önemli kişilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda üyenin ihraç edilmesini değerlendirerek, “Kesinlikle ihraçlara karşıyım” dedi. Özay, ayrıca belediye başkanlığından istifa edip milletvekili adayı olduğu süreci de tek tek anlattı.

 

Boğaz Medya’da Hasan Sami Er’in sunduğu programa konuk olan Özay, milletvekilliği dönemi ile ilgili de önemli açıklamalar yaptı. Özay, program kendisine yönetilen soruları cevapladı;

Son belediye başkanlığından sonra bir vekillik döneminiz var. Cumhuriyet Halk Partisi'nden milletvekili seçilip meclise gittiniz. Fakat bir laf arasında sanki pişmanmışsınız gibi bir ifade aldım. Bugünden o güne baktığımızda hata diyor musunuz?

1999'daki belediye başkanlığı seçiminde adaylığımı koymayı düşünüyordum. İki dönem belediye başkanlığı yaptım, tamam diyordum ve milletvekilliğine adaylığımı koymayı düşünüyordum. Bir dönem de milletvekilliği yapıp, hadi bilemedin iki dönem hedefliyorum. Ondan sonra tamam deyip siyaseti noktalayacaktım. Sayın Baykal o zamanki genel başkanımız telefonla aradı dedi ki "İsmail tekrar başkanlığa adaylığını koymak durumundasın, öyle biz uygun bulduk… Genel merkeze de uymak zorundasınız, şu andaki düzeni bozmak istemiyorum, şansının yüksek olduğu söyleniyor. Parti olarak öyle bakılıyor, şu andaki milletvekillerimizden de memnunuz. Ahmet Bey var bir değişiklik istemiyoruz" dedi. 99'da Türkiye'de 4 tane il belediye başkanı seçildi, bir tanesi bizdik. 2002'de Genel merkezden Eşref Erdem aradı ve dedi ki "Milletvekilliğine adaylığınızı koymanız gerekiyor…" dedi ve "Baykal'ın telefonu bu konuş kendisiyle…"  dedi. Kendisine dedim ki "Efendim belediye meclisinde Belediye Başkanı seçtirme sayımız yetmiyor…" Ondan sonra dedi ki "Hayır böyle olacak!"

 

O dönemde Musa Bey (Artam) il başkanıydı. Ülgür Bey belediye meclisinde grup başkan vekiliydi. Beraber bütün siyasi partileri dolaştık. Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir karşılık beklemeden -hatta birkaç şey de söyledim ben o günkü yetki içerisinde, yani yönetim kurulu, şirket yönetim kurulu verelim

falan dedim- dediler ki "Bir dakika ya siz pazarlığa mı geldiniz? Yani bizim böyle bir beklentimiz yok bizim öyle bir isteğimiz yok… Biz sadece Cumhuriyet Halk Partisi geçen dönem kazandığı için döneminizi bitirin. Biz size muhalifiz onun için oy verebiliriz" dediler.

Sonuçta Ankara'ya gittik tabii. Ankara'da muhalefet milletvekili olunca fazla bir şey üretmeniz mümkün değil. Ben 13-14 sene üretim yapmış bir insanım.  İş hayatım, inşaat mühendisliğim üretimle geçmiş. Milletvekilliği bana biraz şey geldi. Soru önergesi verirsin komik komik cevaplar verirler, ya ciddi bir şey soruyorsunuz, bir şey araştırılsın istiyorsunuz abuk sabuk şeyler, yasa teklifi verirsiniz kabul etmezler. Bir tek şey değiştirebildim verdiğim bir önergeyle; “Belediye yasasında “Dere yatağı” diye geçen kelimeyi, “Akarsular” olarak geçmesini sağladım. Büyük espri konusu oldu “Muhalefetin bir önerisi kabul edildi” diye. Yani böyle abuk subuk bir parlamento çalışma düzeni. Çok başarılı olamadım. Bir de parti içinde Sayın Baykal’la -seçilmeden önce birlikte hareket etmemize rağmen- siyasi farklılıklarımız vardı. O daha liberal görüşlere, daha milliyetçi ulusalcı görüşlere sahipti. Tabii ben de bu görüşlere sahibim ama önceliğimiz daha çok üretim, demokrasi falan gibi konularda… Bu noktalarda farklılıklarımız oldu Sayın Baykal ile. Bir dahaki dönem için uygun bulmadı vekilliğimi, hakkıdır yani. Sayın Baykal gittikten sonra aday oldum. 2011'de ön seçimde 5. Oldum ve 250 oy farkla da birinciliği kaçırdım. Ondan sonra da çok ısrarlar olmasına rağmen bir daha adaylığımı koymadım. Ben haksızlığa uğradığıma inanıyorum ama Cumhuriyet Halk Partisi hak arayacağımız yer değil. Bizim kendi şahsi çıkarlarımızı arayacağımız yer değil, halkın çıkarları için var. Kendi şahsi çıkarın varsa şirket kurarsın, şirkette koşturursun edersin. Onları partinin meselesi haline getirmedim ve seçilmediğim için de bıraktım. Neden bıraktım? Seçmediler ki, seçmeyince bir daha bir daha seçin beni falan yok öyle bir şey. Evet orada bitti… Milletvekilliği kısmı da böylelikle sona ermiş oldu. Özet olarak milletvekilliği anlayış itibariyle benim yapabileceğim bir iş değildi, üretken değildi. Şimdi Allah milletvekillerimizin, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin ve diğer muhalefet milletvekillerinin yardımcısı olsun. Şimdi nefes bile aldırmıyorlar. İktidar milletvekilleri ise bakanı bile göremiyorlar. Maalesef parlamenter demokrasi erozyona uğradı…

 

Şimdi gelelim Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi'ne. Şöyle yukarıdan böyle bir bakış yaparsanız ne görünüyor? Bir dönem yaşandı bu dönemde. Huzursuzluklar ortaya çıktı birtakım bir iç sürtüşmeler, kavgalar ama çok gün yüzüne çıkmayan parti içi -Hani kol kırılır yen içinde kanır şeklinde-  kavgalar devam etti. Bunlar basına da çok fazla yansımadı. En sonunda delege seçimlerinde başlayan bir mavi listeyle beyaz liste ortaya çıktı. Buradan itibaren başlayalım şimdi; CHP'de ne oldu da beyazla mavi ayrıldı?

 

Bu milat falan değil, ilk de değil… Bir de üstelik ihraçlar da oldu, şimdi oraya geleceğiz. Biraz önce söyledim, yani Cumhuriyet Halk Partisi'nde devamlı bir tartışma olur, bu tartışmaların dozunu ayarlayabilmek tarafların siyasi bilincine, siyaset yapma üslubuna bağlıdır. Evet siz hatırlarsınız Çanakkale'de yaşadınız. Benim aktif siyaset yaptığım dönemde rahmetli Tamer Bey de aktif siyaset yapıyordu. Onu destekleyen bir grubu vardı, Tamer Bey'in grubu denirdi, Özay'ın grubu denirdi. Fakat sorunlarımız çok dışarıya yansımazdı. Aslında bizde de müthiş çekişmeler olurdu ama biz oturup diyalog kurardık. Mesela delege seçimleri… Ben bir örnek vereyim, Cevatpaşa Mahallesi delege seçimleri saat ne bileyim 18.00’de başlardı ve sabaha karşı saat 4'te biterdi. Ya sizde hiç akıl yok mu, sosyal demokratlar ne olacak? Alt tarafı delege seçimi falan… Hayır demokrasiydi bu. Çarşaf liste olurdu, aman ya Rabbim o listede işte onu çiz, bunu karala falan filan. Şimdi kendimden örnek vereyim; Siyasette aktif değilim İsmail Özay'ın grubu var. Ondan sonra İsmail Özay'ın grubunu topluyorsun, bana oy ver seni ileride milletvekili yapacağım. Seni bilmem ne yapacağım falan, seni işe alacağım falan… Şimdi bu Cumhuriyet Halk Partisi’nde uygun değildir. Bunlar yapılıyor mu? Yapılıyor… Bunlar Cumhuriyet Halk Partisi'ne fayda getirmez. Mavi-beyaz işte budur. Bakın bu sadece Çanakkale'de de olmuyor, başka yerlerde de oluyor. Evet, başka yerlerde de olduğu için tüzükte durmadan tartışıyoruz. Millet haklı olarak pek hak vermiyor bize. Yani neden kardeşim kavga etmeyin, iktidar olun bu millet sizden onu bekliyor… Fakat kurallarımız olmadan iktidara hazırlanma şansımız yok. Bizi mazur görsünler bak işte bitti. Kurultayı bitti, tüzüğümüz belli, eleştiriler var. Hay hay kabul ediyorum, ben de bazılarını eleştiriyorum ama şimdi yolumuza devam edeceğiz.

Şimdi; mavi-beyaz liste, çok ilkeleri ortaya çıkmadan hazırlanmış bir belediyede aktif siyaset yapan arkadaşlarla, o gün ilde ilçede siyaset yapan arkadaşlar veya dışarıda kalan arkadaşların oluşturduğu bir listedir.

Siyasette erki kullanan bir iki liste oluşumu oldu. Şimdi koltuk gruplarının mücadelesi o partiye zarar verir. Peki, şimdi ne oluyor olanı söyleyeyim. Bu yapıyı değiştirmeye çalışıyoruz. Biz aşağı yukarı 3 senedir siyasette aday olup il başkanlığına, belediye başkanlığına, milletvekilliğine aday olup seçilmemiş olan arkadaşlarla toplanıyoruz. Aşağı yukarı 20 kişilik bir grubumuz var. Bu konuda zaman zaman Muharrem Bey'e de bilgi veriyorum, il başkanına da bilgi veriyorum. Zaman zaman diyorlar ki: “Ya gene bu Özay uslanmadı gene siyasete burnunu sokuyor.” Hayır, ben arkadaşlara söylediğim şey şu “Gelin ilkelerde uzlaşın…” Nedir % 50’si kadın olacak kardeşim. Anayasa oluşturalım şimdi, o noktada çaba sarf ediyoruz. Mesela belediye izleme komisyonu kuralım izleyelim, eksikleri bir randevu alıp sayın başkana iletelim.

 

İhraçlar vardı?

 

Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlara espriyle karışık şunu söylüyorum “Önümüzdeki dönem milletvekili, belediye başkanı arkadaşlarımız bu ihraç edilenlerin içinden çıkacaktır…” Oradan çıkar. Çünkü kural böyledir. Bakın 1979 yılında beni ve Niyazi Önen’i Cumhuriyet Halk Partisi'nden birlikte ihraç ettiler. Bir de Şaban Hocayı ihraç ettiler. Niyazi Önen vergi rekortmeni oldu. Ben Belediye Başkanı oldum. Ondan sonra İsmet Güneşhan’ı 2014’te yanılmıyorsam partiden ihraç etmeye kalktılar. Şimdi milletvekili oldu. Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi’nden ihraç ettiniz mi, bir tık yukarı çıkar arkadaşlarımız.

 

Öyleyse bu yüzden bu ihraçlara da karşısınız.

Kesinle ihraçlara karşıyım. Bence ön seçim yapılırsa bu 33 arkadaşın içerisinden önümüzdeki dönem Belediye Başkanı çıkar, milletvekili çıkar, buradan çıkar. Başka yerden çıkmaz.

 

Biraz önce dediniz bizim bir grup var toplanıyoruz ve Muharrem Bey'e zaman zaman gidip bunu iletiyoruz. Peki bir önceki dönemde Ülgür Bey’e böyle bir şey yaptınız mı?

 

2011 yılında karar aldım. Sayın Gökhan'la ancak Galatasaray-Fenerbahçe maçlarını konuşuyorum. Şu anda da konuşuyoruz. Bir akşam yemeğe çıkacağız hatta. Geçen gün bir kaybımız cenazesinde, “Ya ne yapıyorsun, ne ediyorsun?” derken, “Bir akşam çıkalım yemeğe, ayarlasın Hanımlar çıkalım” oldu. Ailece görüşüyoruz hiçbir problemi yok yok ama ben sizin de bileceğiniz, tahmin edebileceğiniz gibi dört arkadaşla siyaset yapmam. Bir de siyasette benim küs olduğum insan yoktur. Bak Muharrem Beye siyaset ile ilgili “Şöyle yap, böyle yap” demem, kendi bileceği iştir. Sadece belediye ile ilgili eğer çok büyük sakınca görürsem, bir büyüğü olarak, deneyimli bir insan olarak nezaketle bir iki şey aktarırım. Aktardım da, o da büyük bir hüsnüniyetle kabul etti.

Cumhuriyet Halk Partisi bilinçli bir partidir üyeleri de bilinçlidir. Burada liste olmadan siyaset olmaz. Eğer listesiz bir siyaset olursa, muhalefetsiz bir siyaset olursa Cumhuriyet Halk Partisi’nden hayır gelmez.

 

Son olarak genel siyasetle ilgili ne diyorsunuz?

 

Ülkenin durumu iyi değil. Neden ekonomi iyi değil? Ondan sonra demokrasi, laiklik

Sayabiliriz. Bu ana başlıkları çoğaltabiliriz. Devlet hırpalanmış. 10-15 madde madde her noktada belli bir erozyon var artık. Bu noktada muhalefetin göreve gelmesi gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu noktada “Özen gösteriyor” diye görüyorum. Nitekim yerel seçimlerde de Cumhuriyet Halk Partisi'ne belli bir görev verdi seçmen, sadece belediyeleri vermedi bir de siyasi görev verdi. Şimdi bizim hedefimiz şu olmalı sol değerler falan bunlar saklı kalmak üzere; saygı duymak üzere özellikle liberal arkadaşlarımızla, sağda siyaset yapan arkadaşlarımızla uzlaşmak, bütünleşmek zorundayız. Bunu Kemal Bey bir masa etrafında denedi. Öyle oldu, böyle oldu olmadı. Aslında hatalar var. Bizde de var, diğer sağ liberal arkadaşlarımızda da var. Şimdi başka bir konuyu başka bir şekilde deneyeceğiz ve denememiz gerekir. Ondan sonra çok sivri ideolojik değerlendirmelere girmeden ülkenin en önemli konusu olan “Aş, ekmek, ekonomi” ve tabii onunla bağlantılı olarak “Demokrasi…” Demokrasi derken klasik demokrasi değil bakın, herkesin örgütlendiği bir demokrasi… Liberal liderin sözü de var: “Yollar yürümekle aşılmaz.” Yıllarca eleştirdiğimiz şey doğru, yürümekle aşılmaz… Şimdi hakkınızı aramaya kalkın bakalım, hangi copların altında inliyorsunuz. Bunlar doğru değil, bunlar bu toplumda sıkıntı yaratır şimdi yapmamız gereken şey şu; İlk önce kendi içimizdeki kavgayı azaltmak, yani kavga demeyeyim ona çekişmeyi azaltmak. Bizde çekişme olur, hiç bundan da ürkmemek lazım.

Ama bu cumhurbaşkanı adayı meselesini bir kere kesinlikle sağ kaşıyor. Ekrem mi olacak, bilmem o mu olacak, bu mu olacak? falan filan. Bu oyuna gelmemeli. İtişip kalkarak bir noktaya varamıyoruz. Sağla diyaloğumuzu kurmak ve parlamenter demokrasiye geçmek, hedefimiz bu olmalı…

 

Sayın Özay size çok teşekkür ederiz, davetimizi kabul edip, bizlerle bu söyleşide bulunduğunuz için.

Efendim ben çok teşekkür ederim. Size başarılar diliyorum, çok uzun yıllardır Çanakkale'de yayın hayatında önemli görevler yaptınız bu bir kamu görevidir. O bakımdan size kendi adıma halkımız adına teşekkür ediyorum.

 

Efendim inşallah kitabınızı tanıtımı için belki bir imza gününde tekrar bir araya geliriz, söyleşi yaparız. Bize katıldığınız için bir daha teşekkür ederiz…

 

Hasan Sami Er