CHP Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Kılıçdaroğlu, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, "Cadı avının birinci ayağı medya. 113 gazetecimiz tutuklu. Bu süreçte 2 bin 308 gazeteci işsiz kaldı. Önceki gün Yeniçağ Gazetesinin yazarları gözaltına alındı. Bu yazarlar bütün hayatları boyunca ‘F’ tipi örgütlenmenin karşısında olmuşlar ama siz bunlara operasyon yapıyorsunuz. Niçin? Yargı eliyle bir siyasal anlayışa darbe yapmak istiyorsunuz. Darbe fırsatçılığı yapıyorsunuz. OHAL yetkisi aldım istediğimi yaparım. Böyle bir anlayış olamaz. Türkiye gittikçe otoriterleşen yapıya kayıyor. Bu konuda herkesin dikkatli olması lazım. Sadece Yeniçağ değil, Sözcü Gazetesine de yazarlarına fezlekeler düzenleniyor. Yazarların bütün hayatı ‘F’ tipi örgütlenmeyle mücadeleyle geçmiş. Ama bir darbe fırsatçılığıyla acaba bunları da nasıl sustururuz arayışına giriyorlar. Biz hiçbir gazetecinin, yazarın hapse atılmasını asla istemiyoruz. Bunu uygar dünyaya anlatamazsınız. Sanmasınlar ki hapistekiler CHP’liler biz onları savunuyoruz. Hayır hiçbirisinin CHP ile yakından uzaktan ilgisi de yok. CHP üyesi de değiller. Elbette yargılanabilirler. Gazetecilere uygulanan cadı avı bu sürecin en önemli birinci ayağıdır" diye konuştu.
"Tek tip üniversite Nazi kafasıdır"
Cadı avının ikinci ayağının bilim insanları akademisyenlere olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "’Bana bir harf öğretinin kırk yıl kölesi olurum’ diyen bir anlayıştan geliyoruz. Siz kalkıyorsunuz üniversite hocalarını hapse atıyorsunuz. Niçin ? Bildiriye imza atmışlar. 15 Temmuz'dan sonra darbe ile hiç ilgisi olmayan olayla neden bunları hapse atıyorsunuz, üniversite ile ilişkisini kesiyorsunuz. Bunun ahlaki, hukuki yönü nedir? Ne ahlak ne hukuk ikisi de burada yok. Eğer siz böyle devam ederseniz Türkiye’nin aydınlığa çıkma şansı yoktur. Bunu dillendirmek de bizim namus borcumuz. Tek tip üniversite olsun diyorlar. Tek tip üniversite Nazi kafasıdır. İyi de demokrasi nerede o zaman" değerlendirmesinde bulundu.
"Tek nedeni var, 11 bin 285 öğretmen sendikalı"
"Cadı avının üçüncü ayağı öğretmenler" diyen Kılıçdaroğlu, "İlk işaret Diyarbakır'dan verildi. 11 bin 285 öğretmenin açığa alınması tablosuyla karşı karşıya kaldık. Neymiş bunlar terör örgütleriyle ilişkiliymiş. 11 bin 285 öğretmen terör örgütleriyle ilişkiliyse siz 14 yıldır neredeydiniz? Hesap soracaksanız niye sormadınız? Bunları siz atamadınız mı? Sizin hiç mi günahınız yok? Tek nedeni var, 11 bin 285 öğretmen sendikalı. Sendikalı olmak ne zamandır beri suç oldu bu ülkede? En demokratik hak bütün ülkelerde var. Ama sendika kuracaksın, beni destekleyeceksin. Beni desteklemiyorsan ben seni OHAL’i fırsat bilip, seni açığa alacağım. Bunlar doğru değil. Türkiye bir çadır devleti gibi yönetilemez. Türkiye'nin kültürü, siyasi yapısı, ahlakı, inancı buna uygun değildir. Üzülerek ifade edeyim, Türkiye ama çadır devleti gibi yönetiliyor" ifadelerini kullandı.
"Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden birisi olarak sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi bilinir"
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Cadı avının bir de vatandaş ayağı var. Suçların şahsiliği diye bir kavram, evrensel bir kural var. Kolektif suç yarattılar. Suçluların şahsiliğini bir kenara bıraktılar kolektif suç. Tarihin en önemli insan hakları beyannamelerinden birisi olarak sevgili Peygamberimizin Veda Hutbesi bilinir. Veda Hutbesi’nde Sevgili peygamberimiz, 'Herkes kendi işlediği suçtan sorumludur. Bir kimsenin işlediği suç asla babasına, annesine, evladına yüklenemez.’ İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde de böyle yazar. Ama şimdi suç işledi baba. Memuriyetten atıyorsunuz, eşini memursa onu da atıyorsunuz. Bir devlet, kendi vatandaşını açlığa mahkum eder mi? Sosyal devlet öyle bir devlettir ki, suçlu olsun olmasın her vatandaşının hakkını koruyan devlettir. Bir kişi şu veya bu şekilde mahkemeye çıktı avukat verecek parası yok. Devlet ona avukat buluyor. Parasını devlet veriyor. Siz kalkıyorsunuz masum insanları cezalandırıyorsunuz. Kişiyi yargılıyorsunuz ama eşine de ceza veriyorsunuz, eşinin pasaportuna el koyuyorsunuz. Sevgili Can Dündar’ın eşi yurtdışına çıkacak kocan dışarıda sen de burada kalacaksın. Rehin tutuyorlar. Devlet masum insanı rehin olarak alır mı? Hangi OHAL düzeninde böyle bir uygulama var? Fransa diyorlar. Fransa ile bizim uyguladığımız OHAL’in yakından uzaktan ilgisi yoktur."
"‘At izi, it izine karıştı’ deyip konuşmak sorumluluktan kurtulmak anlamına gelmez"
Cadı avının iş dünyasında da olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "500'ün üzerinde şirkete kayyum atandı. Bazıları dünya çapında şirketler. Sonra değiştirdiler, TMSF'ye devrettiler. Devlet şirketleri yaşatır, batırmaz. Bütün iş dünyası diken üstünde. Kapı çalınca tutuklamaya mı geldiler. Biz kendi ülkemizde huzur içinde, barış içinde, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Hukukun üstünlüğü dediğimiz bir kavram var, adil yargılama dediğimiz bir kavram var. O çerçevede insanlar yargılanır. Sakarya'da bir çocuk gece, yatağından fırlayıp ‘benim babam vatan haini değil anne’ diye annesine sarılıyorsa, bu tabloyu yaratan ortama lanet olsun dememiz lazım. Biz bunu yapmıyorsak, bu ülkeyi yönetenlerin verilecek hesabı vardır. Herkesi birden alıp aynı çuvala koyup, hepiniz suçlusunuz deyip işin içinden sıyrılmak mümkün değildir. Bundan şikayet etmek de sizin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. ‘At izi, it izine karıştı’ deyip konuşmak sorumluluktan kurtulmak anlamına gelmez. Tam tersine olayı görüyor biliyorsunuz ne hatalar yaptığınız farkındasınız ama hala aynı işi yapmaya devam ediyorsunuz anlamı çıkar" açıklamasında bulundu.