Başbakan Binali Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılacak "Milli Tarım Projesi" toplantısına katıldı. Başbakan Yıldırım'ın burada yaptığı konuşmada çiftçiye müjde vererek, "Mazot için de diyoruz ki deponun yarısı sizden yarısı bizden. Hayırlı uğurlu olsun" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 'Milli Tarım Projesi' toplantısında yaptığı konuşmada, "Siyasetteki önceliğimiz, sizlerin çiftçilerimizin, milletimizin mutluluğudur. Bunun için önce insan diyerek yola çıktı, insanı yücelt ki devlet yücelsin diye çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.Her zaman gerçekçi kararları alıyoruz, politikaları izliyoruz. Hedefimiz ise vatandaşımızın refahı, huzurunu sağlamak ve huzur refah içerisinde hayatını idame ettirmesidir. Bu sebeple ekonomiyi sadece rakamlardan ibaret görmüyoruz. İşbaşına geldiğimizden bu yana sosyal politikalarla ekonominin temel sorunlarını birlikte ele aldık. Tarım, hala hem Türkiye hem dünyada stratejik bir üründür. Birçok sektör gelir geçer ama tarım sektörü bırakın önemini yitirmek gittikçe önemini daha da artıracak. Aslında tarım da Türkiye liderliğimizde yıllık hasılasını artırarak bugünlere geldik. Tarımdaki hasılamız 147 milyar liraya yükseldi. İhracatımız 18 milyar dolara yaklaştı" ifadelerini kullandı. Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir yandan köylerden, kırsaldan, şehre göç devam ederken bu artış nasıl oluyor? Şöyle oluyor, tarımda bakış açısı değişti. Küçük işletmelerden daha büyük ölçekli ticari işletmelere geçiş oldu, üretim miktarı arttı. Bunu da daha artırmak mümkündür, elimizdedir. Milli tarım projesinin amacı topraklarımızı daha iyi değerlendirmektir. Her ürünü her yerde ektiğimiz zaman bu sefer herkes kaybediyor, arz fazlası oluyor, ürün para etmiyor. Patatesi her yerde ekiyoruz, rekolte çok olunca fiyatlar düşüyor. Onun için bu havzalara göre tarım 941 havzaya göre ekimlerin yapılması, ürünlerin belirlenmesi aslında tarım sektöründe köklü bir değişikliği işaret ediyor. Biz kısaca diyoruz ki 'Kafana göre değil, havzana göre ek'. Böylece bir bölgede pamuk ekildiyse, öbür bölgede başka bir ürün ekilecek ve Türkiye'nin her köşesinde dengeli bir tarım politikası yerleşmiş olacak. Bu, önemli birşey. Bütün illerimizi, ilçelerimizi kapsayan, Tarım Bakanlığımız bir çalışma yaptı ve bugün çiftçinin elinde bir rehber var. Nerelere hangi ürünleri ekerse orada destek, teşvik alacağız. Bunların hepsi belirlendi. Böylece mağduriyetler önlemiş olacak, kaynak israfına son verilmiş olacak. Çiftçi yaptığı işten memnun olmuyorsa o zaman bir yerde yanlış var demektir."
Geçtiğimiz 14 yılda içerisinde tarım sektörüne 90 milyar lira destek verdiklerini belirten Yıldırım, "Tarım sektörü bunu hak ediyor. Daha fazla da destek vermeliyiz. bu destekler daha fazla olmalı çünkü tarım sektörü kaynak tüketen değil, Türkiye'nin büyümesine katkı sağlayan sektörlerin başında olmaya devam ediyor. Bu destekleri verirken bir yöntem değişikliğine gidiyoruz, bu destekler çeşitli kalemlerde küçük küçük boyutlarda veriliyor. Böyle parça pinçik vermek yerine yılda iki sefer bir ekerken bir de biçerken, bir destek Nisan-Mayıs, Eylül-Ekimde de destek vermek üzere bu işi sadeleştirelim. Böyle yapınca da aldığından birşey anlasın insanlar. Destek arada yok olup gidiyor, bu karar önemli bir karar. Diyelim ki bir yıl içerisinde 14-15 milyar destek yapacağız. Bunun yarısını sonra diğer yarısını vereceğiz. Siz de ne alacağınızı bilecek, işinizi ona göre yapacaksınız" şeklinde konuştu.
“DEPONUN YARISI SİZDEN YARISI BİZDEN”
Tarım sektörünün birçok ihtiyacı ve sorunu olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Çiftçilik yapan kardeşlerimiz bilir, iki önemli girdisi var biri mazot diğeri gübre. Bunlar önemli gider kalemleri. Bunlara destekler içerisinde daha ağırlı vereceğiz. İki kalemin yükünü hafifletmek için özellikle gübreye ve yakıta yoğunlaşacağız. Şöyle bir karar aldık, 2017'den itibaren, gübrede zaten KDV'yi kaldırdık, ucuzlama yapıldı, gübrede mesafe aldık, mazot için de diyoruz ki deponun yarısı sizden yarısı bizden. Hayırlı uğurlu olsun" dedi.
Başbakan Yıldırım, toprakları daha etkin kullanmak için toplulaştırmanın hızlandırılması gerektiğine işaret ederek, "Bu konuda mevzuatımız var ancak ağır işliyor, istediğimiz hızda yol alamıyoruz. Miras nedeniyle büyük tarlalar bölüne bölüne bir evreye düştü. Onun için, miras yoluyla bölünmeye yönelik kanuni düzenleme yaptık. Bunun yanına toplululaştırmayı da daha uygulanır hale getireceğiz. 2023 yılına kadar 7 milyon hektar yeni tarım arazisi, toplulaştırması gerçekleştirmiş olacağız. Ayrıca, Bakanlar Kurulu olarak aldığımız kararla sulamada tarlanın başından itibaren sulama işinin sorumluluğunu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na veriyoruz" şeklinde konuştu.
Milli Tarım Projesi'nin hayvancılık tarafının da olduğunu anlatan Yıldırım, hayvansal varlığın 12 milyondan 23,5 milyon tona yükseldiğini ifade etti. Yıldırım, 2006'dan bugüne kadar Avrupa'nın en büyük tarımsal hasılasına sahip ülkesinin Türkiye olduğunu belirtti.
"Buğdayla koyun, gerisi oyun"
"Hayvancılıkta açığımızı, et ithal ederek sürdürülebilir hale getiremeyiz" diyen Yıldırım, "Mutlaka ve mutlaka damızlık hayvancılığını teşvik edeceğiz. Bir süre belki daha ithalat yapacağız ama o süre geçtikten sonra artık hayvancılıkta kendi kendimize yeten ülke haline gelmeyi hedefliyoruz. Planlarımızı buna göre yaptık. Tarım alanlarımızın korunmasına yönelik 184 ovamızı özel koruma altına alıyoruz. Buralara fabrika, bina yapılmayacak. Bina, fabrika yapılacaksa tarım arazisi dışında mutlaka yapılması lazım. Ne yazık ki şehirleşmede görüyoruz tarım arazilerinde yüksek yüksek beton binalara dönüşüyor, bunun da önüne geçeceğiz. Bu koruma kararıyla birlikte. Millet olarak gıdada bir geleneğimiz var, 'Buğdayla koyun, gerisi oyun'. Beslenme geleneğimizde bu var. Sebzeydi, diğer ürünlerdi önemli ama buğday ve et bizim için stratejik iki üründür. Bunların her yerde desteklenmesi için gereken tedbirleri alacağız. Bundan böyle meralarımız, alçak terör elemanlarıyla değil çobanlarımızla, çiftçilerimizle ve ülkemizin hayvancılığı ile daha da şenlenecek" ifadelerini kullandı


Kaynak: İHA