Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Astana Program Koordinatörü Ali İhsan Çağlar, "Burada 15 yıldır Türkçe öğretmeye çalışıyoruz. Ancak bizim aldığımız mesafeyi bakıyoruz 'Polat Alemdar' daha çabuk halletmiş durumda" dedi.
Star Gazetesi'nden Bedir Acar'ın yazısı şöyle:
"Hepi topu beş film vardı. Kalandar Soğuğu, Üç Yol, Patron Mutlu Son İstiyor, Unutursam Fısılda ve Ertuğrul 1890…
Yerli Düşünce Derneği’nce TİKA’nın katkılarıyla Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen Türk Filmleri Haftası etkileri bu beş filmle sınırlı değildi elbette. Başta Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve AK Parti Milletvekili Metin Gündoğdu olmak üzere Türkiye’den yapımcılar, oyuncular Kazakistanlı sinemacılarla tanışıp görüş alışverişinde bulunma imkanı elde etti.
Söylemeye hacet yok; Türk dünyası ile ilişkilerin sıkı tutulmasında siyasilere olduğu kadar sanat camiasına da görev düşüyor. Astana seyahatimizde buna bir kez daha şahit olduk. Astana’da gösterilen Üç Yol filmi demir leblebi gibidir. Bosna savaşı etrafında ‘içsel’ bir yolculuğun filmidir ve metaforlarla örülü filmin dokusu kendini kolay kolay ele vermez; katmanlı öyküyü anlamak için dikkatle izlemek gerekir.
BOŞNAKLAR TÜRK MÜ?
Astana Türk Filmleri Haftasın’nda Üç Yol’u izleyen üniversite öğrencisi bir kızın, film gösterimi sonrasında, yönetmen Faysal Soysal’a yönelttiği soru, doğrusu beni şaşırttı: ‘Boşnaklar Türk’mü?’ diye soruyordu genç izleyici.
O genç Kazak, orada, Boşnakların Türk değil, Boşnak olduğunu öğrendi. Ancak Kazakistan’da, Azerbaycan’da, Türkmenistan’da Kırgızistan’da, Özbekistan’da ve dahi başka Türk coğrafyalarında birbirimizden bihaber genç kuşaklar yetişiyor.
Burada iki şey öne çıkıyor. Bir: Sinema bir eğlence aracı olduğu kadar eğitim aracıdır. İki: Müslümanlık Türklükle öylesine özdeşleşmiş ki… Bir Türk yönetmen Boşnaklarla ilgili film yaptığına göre ve o filmde Boşnaklar Müslüman olduğuna göre Boşnaklar aynı zamanda Türk olmalı!
Burada sinemanın, hem eğitim hem de algı mekanizmaları üzerinde ne denli etkili olduğunu tekrarlayacak değilim. Çünkü bunu en keskin biçimde anlatacak cümleyi TİKA Astana Program Koordinatörü Ali İhsan Çağlar bizzat ifade etti: Bizler burada 15 yıldır Türkçe öğretmeye çalışıyoruz. Lakin bizim aldığımız mesafeyi bakıyoruz Kurtlar Vadisi Pusu/Polat Alemdar daha çabuk halletmiş durumda... Başka söze hacet yok sanırım.
Geçen ay Bakü, ardından Astana Türk Filmleri Haftası... Tüm bu etkinliklerin ardındaki isim Genel Koordinatör Öner Kılıç… Bir sanat alpereni hissiyatıyla Türk cumhuriyetlerle kültürel köprüler inşa etme yolunda adımlar atıyor Kılıç.
Bu sene UNESCO tarafından Ahmed Yesevi Yılı’ ilan edilmesi dolayısıyla ‘Hani nerede ruh dünyamızı mayalayan büyük Türk mutasavvıfı Ahmed Yesevi’nin hayatını anlatan filmlerimiz’ diye soruyor. Haksız mı?
TÜRK DÜNYASINA HAFIZA KAYDI
Yapılacak en acil işlerden biri, geçen ay Bakü’den dile getirdiğimiz gibi, Türk Dünyası Sinema Birliği’nin kurulmasıdır. Ahmed Yeseviler Yunus Emreler, Nasreddin Hocalar, Leyla İle Mecnunlar, Köroğlular ve dahi nice kahramanlıkları anlatan filmler 300 milyonu bulan Türk dünyasının hafızasını tazelemek için elzem. Yapılacak iş basit: Söz gelimi Türkiye ile
Kazakistan arasında, yahut Azerbaycan ile ortak bir sinema fonu kurulur ve ortak yapımlar bu fondan desteklenir. Böylece, siyasetin ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ çağrısına cansuyu verilmiş olur. Unutulmasın ki farklı coğrafyalarda Polat Alemdar’dan Türkçe öğrenenler, çocuklarına dizilerindeki isimleri verenler var. Az şey mi? Durmayın! Biz kardeşiz…"
Kaynak: Haber Merkezi