Özellikle sigara kullanımının göz hastalıklarından katarakt ve sarı nokta oluşumunda oldukça etkili olduğunu ifade eden Op.Dr. Şeyda Atabay, "Gözlerimiz bilindiği üzere vücudumuzun küçük olduğu kadar en hassas organlarından bir tanesidir. Ve hep söylediğimiz üzere gözlerimiz dünyaya açılan penceremizdir. Hayatın her döneminde sağlığı açısından devamlı kontrol edilmesi gereken gözlerimiz özellikle ileri yaşlarda hastalıklara daha açık hale gelmektedir. Katarakt ve sarı nokta hastalığı özellikle 50 yaş üzeri hastalarımızda sıklıkla görülebilen durumlardır. Bu hastalıklara zemin oluşturan sorunlar sıklıkla yaş faktörü olarak görülse de toksik dış etkenlere maruziyet daha fazla önem taşımaktadır.
Özellikle sigara kullanımı göz hastalıklarından katarakt ve sarı nokta oluşumunda oldukça etkilidir. Göz damarları göz retina hücrelerinin beslenmesi ve toksik maddelerin uzaklaştırılmasında görevlidir. Göz damarlarının sigara gibi toksik etkiler nedeniyle tıkanıklıklara maruz kalması göz retina hücrelerinin erken ölümleri ile meydana gelen sarı nokta hastalığına neden olmaktadır. Ve sonuçta geri dönüşümsüz görme bozuklukları görülmektedir. Ayrıca göz merceğinin doğal denge metabolizmasına etkili olmakla birlikte erken dönemde katarakt oluşumuna neden olmaktadır. Tedavi edilmediğinde körlüğe neden olabilmektedir. Sigara içilmese bile sigara içilen bölgede bulunmak da içmiş kadar zararlı olmaktadır. Bu nedenle hastalarımıza sigara içmemeleri ve içilen alanda bulunmamaları konusunda uyarılarda bulunmaktayız" diye konuştu.
Op.Dr. Şeyda Atabay, metil alkol zehirlenmesi olarak da bilinen sahte alkol içilmesi ile olan zehirlenmelerinde de geri dönüşü olmayan ani görme kayıpları oluşturduğunu belirterek, “Kalitesiz alkol kullanımına bağlı metil alkol zehirlenmesi olarak bilinen durumda ise her iki gözde ani körlük gelişimleri ve geri dönüşü olmayan körlükler olabilmektedir. Uyuşturucu madde kullanımı ile gözde zararlar oluşabilmektedir. Bunlar göz kas felçleri ile şaşılık oluşması olabildiği gibi gözbebeğinde büyüme veya küçülme şeklinde olabilmektedir. Ayrıca gece körlüğü ve çeşitli görme bozukluklarına neden olmaktadır. Tüm bu bulguların bir kısmı toksik etkenin ortadan kalkması ile düzelebildiği gibi bir kısmı da geri dönüşü olmayan körlüklerle geri dönüşümsüz sorunlarla sonlanabilir” diye konuştu.
Kaynak: İHA