Adalet Bakanı Bozdağ, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP'nin anayasa değişiklik teklifiyle ilgili hem usul hem de içerik yönünden Anayasa Mahkemesine başvurmaya hazırlanmasıyla ilgili Bakan Bozdağ, "CHP bu anayasa değişikliğine itirazını rejim değişikliği üzerine oturtuyor. Buna AYM’ye de bu açıdan taşıyacağını ifade ediyor. İlk 4 maddeyi değiştirdiğini ifade ediyor. Bu kocaman yalan. Yani görüşten öte bilerek ve isteyerek yapılan büyük bir çarpıtma olduğunu ifade etmekte fayda görüyorum. Mevcut değişiklik teklifi devletin yönetim şekli olan cumhuriyeti değiştirmiyor. İkinci madde de cumhuriyetin nitelikleri düzenleniyor. Bu niteliklerin hiçbirinde doğrudan veya dolaylı bir değişiklik yok. Üçüncü maddesi de başkenti, resmi dili, bayramı, milli marşı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü düzenliyor. Onlarda da en ufacık bir değişiklik yok. Doğrudan veya dolaylı bir değişiklik yok. Dördüncü maddeyle ilgili de bir değişiklik yok" diye konuştu.
"İlk defa bu teklif doğrudan vatandaşa ülkeyi yönetecek iktidarı seçme yetkisi veriyor"
"Burada eğer bir rejim değişikliği olacaksa işin esasını bilen herkesin ifade ettiği gibi rejimin niteliklerinin değişmesi gerekir" ifadesini kullanan Bozdağ, "Cumhuriyet yönetim şekli bunun nitelikleri var. Bunlarda bir değişiklik olması lazım. Şuanda hiç kimse cumhuriyetin niteliklerinde doğrudan ya da dolaylı bir değişiklik olduğunu iddia edemez. Ama taraf olmuş kişi bunun aksini iddia edebilir. Aksine bu teklif cumhuriyetin niteliklerinden olan demokratik devlet niteliğini hukuk devleti niteliğini güçlendirmektedir. Demokratik devlet niteliğini güçlendiriyor çünkü bugüne kadar bizim anayasamız doğrudan vatandaşımıza sadece yasamayı seçme yetkisi veriyor. 2007 referandumundan sonra doğrudan cumhurbaşkanını seçme yetkisini verdi. Bu egemenliğin doğrudan halk tarafından kullanılması bakımından son derece önemli. Demokratik hukuk devletinin gereklerine de son derece uygundur. Ama bugüne kadar Türkiye’nin anayasaları vatandaşa doğrudan yürütme seçme yetkisi vermemiştir. İlk defa bu teklif doğrudan vatandaşa ülkeyi yönetecek iktidarı seçme yetkisi veriyor. Bu düzenlemeyle vatandaş doğrudan hükümeti seçecek, yürütmeyi seçecek. Yürütme doğrudan vatandaşın güvenine dayanacak. Ben sorarım bu demokratik devlet için daha uygun bir değişiklik değil midir? Vatandaşın iradesiyle seçtiği parlamentonun içinden çıkması mı daha demokratiktir, yoksa yürütmenin doğrudan vatandaşın iradesiyle sandıktan çıkıp vatandaşın güvenine dayanması mı daha demokratiktir, elbette ki sandıktan çıkması daha demokratiktir. Hukuk devletini de güçlendiren adımlar atıldı. Yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılması şimdi ona tarafsızlığı ekliyoruz biz" açıklamasında bulundu.
"Oylamalar gizli yapılmıştır, CHP AYM’ye sahte delil üretmek için büyük bir çaba sarf etmiştir"
CHP’nin usül yönünden itirazlarına ilişkin ise Bozdağ, şunları kaydetti:

"CHP burada yine rejim konusundaki itirazı gibi haksız itiraz yapmaktadır. Türkiye’nin bu anayasa değişikliği rejimi kesinlikle değişmemekte. Sadece hükümet sistemine dair bir değişiklik öngörüyor. CHP AYM’ye bu meseleyi götürmek istiyor. Götüreceği zaman elinde dayanak olması lazım. Rejimle ilgili iddiaların dayanak olmayacağını kendisi bizden çok daha iyi biliyor ama bunu halka dönük propaganda için biraz kullanmak için köpürtüyor ve AYM’ye taşıyor. Oyların kullanış şekline ilişkin ise CHP şekil yönüyle bir denetim malzemesi üretmeye çalıştı. Anayasa diyor ki; 'anayasa değişikliklerinin oylaması gizli yapılır' diyor. Bu gizliliğe ilişkin usül de TBMM iç tüzüğünün 148’incisi maddesinde düzenlenmiş. Değişikliğin gerek tümünün oylanması gerek maddelerin oylanması gerek birinci tur, gerekse ikinci tur oylamalarının tamamı gizlilik kuralına uygun bir biçimde yapılmıştır. Gerek AK Partili milletvekilleri gerek MHP’li milletvekilleri gerekse diğer partili milletvekillerinin tamamı oylarını anayasa ve iç tüzüğün öngördüğü gizlilik kuralına uygun bir şekilde kullanmışlardır. Ancak CHP, AYM’ye açacağı davaya sahte delil üretmek maksadıyla daha ilk günden başlayarak oylamalar gizliliğe riayet edilmeyerek yapılıyor diye itirazlarda bulunmuştur. Neredeyse her maddede CHP’nin grup başkanvekili veya milletvekili bu yönde ifadeleri zapta geçirmeye çalışmış, oylama sonuçlarını açıklayan divan tutanaklarına şerhler düşmeye kalktılar. Bunların tamamı divandaki üyenin iradesiyle değil, grubun o üyeye talimata üzerine yapılmak istenen işlerdi. Kamera getirdiler içeri hukuka aykırı bir şekilde orada kamerayla herkesin nasıl oy kullandığını kayıt altına aldılar. Buradan AYM’ye bak işte oylamalar gizliliği ihlal edilerek yapılıyor demek için bunu yaptılar. Oylamalar gizli yapılmıştır. CHP, AYM’ye sahte delil üretmek için büyük bir çaba sarf etmiştir. Ama bu çaba boşa biri çabadır. Çünkü AYM zaten oylamanın gizliliğini kendisi de tescil edecektir. CHP’nin yaptığı bu kamera kayıtlarının tamamı da esasında hukuka aykırıdır ama öte yandan da oylamanın gizliliğini gösteren de bir yönü vardır. Ben AYM’den bu yönde bir olumsuzluk çıkacağı kanaatinde değilim. Bu bir iddiadan öteye geçmeyen CHP’nin delil üretme gayretinden başka bir şey değil."
"Bu çok büyük bir çelişkidir"
Bozdağ, partili cumhurbaşkanı tartışmalarına ilişkin, belediye meclis üyelerinin, belediye başkanlarının, milletvekillerinin, başbakanın, meclis başkanının partili olduğunu ve bunların bağımsız ve tarafsız görev yaptığının kabul edildiğini ifade ederek "'Türkiye’nin Cumhurbaşkanı partili olursa o herkese eşit olamaz herkesin cumhurbaşkanı olamaz tarafsız olamaz diye itirazda bulunacağız' bu çok büyük bir çelişkidir. Cumhurbaşkanları bugüne kadar Türkiye’de gelmiş geçmiş bütün cumhurbaşkanları bir partinin kağıt üzerinde olmasa bile gönülden bağlısıdır. Takvimi referandumdan sonra o kendi içerisinde ortaya çıkaracak takdire göre olacak. Şimdiden kalkıp hemen şöyle olacak, böyle olacak demeyi ben doğru görmüyorum. Referandumdan geçtikten sonra süreç zaten kendiliğinden işleyecektir" değerlendirmesinde bulundu.
"Tarafsızlığı siz eserlerinize yansıtacaksınız”
Cumhurbaşkanlığı yemin metninin değişip değişmeyeceğiyle ilgili Bozdağ, "Tamamen çarpıtma bir değerlendirme. Muhalefet partisi bunu söylüyor. Belediye başkanı seçiliyor İstanbul’a İzmir’e. İzmir’in CHP’li, İstanbul’unki AK Partili, Adana’nın ki de MHP’li bunlar seçilirken parti adına propaganda yapmadı mı partinin adayı olarak çıkmadılar mı? Seçilirken propaganda yaparken kullandığınız dille, seçildikten sonra yaptığınız iş birbirinden ayrıdır. Tarafsızlık kağıt üzerinde bir lafı söylemekle değil, icraatlarla olur. Eserlerinizle yaparsınız bunu. Biz hükümet olarak geldiğimiz günden bugüne Türkiye’nin belediyesi bizde olsun olmasın yerel yönetimi farklı elde olsun hepsine eşit muamele yaptık. Hizmetleri Türkiye’nin her tarafına götürdük. Tarafsızlığı siz eserlerinize yansıtacaksınız. Süleyman Demir, Özal partisiz miydi? Amerika'da Donald Trump seçildi, partili mi? Partili. Bütün Amerikalılara başkanlık yapıyor, hizmetini yapıyor, kimse orada tarafsızlık tartışması yapmıyor. Fransa'da devlet başkanı partili, Fransa anayasası partili, orada bu tartışma yapılmıyor. Türkiye’ye gelince başbakan için yapılmıyor. Belediye başkanı için hak gördüğünüze o yapar tarafsız hizmetini, başbakan bunu yapar ama cumhurbaşkanı olursa bunu yapamaz demek karalama kampanyasının değirmenine su taşımaktan ve halkı aldatmaktan başka bir şey değildir. Siz icraata bakacaksınız. AK Parti’nin icraatları ortada" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanının bütün eylem ve işlemleri idari yargının denetimine de sınırsız açılıyor"
Cumhurbaşkanına bağlı bir yargı oluşacağı iddialarına değinen Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
"Mevcut anayasada yargının bağımsızlığı var ama tarafsızlığı yok. Biz tarafsızlığını anayasal müessese olarak anayasal güvenceye kavuşturuyoruz. Cumhurbaşkanını bugün sadece vatana ihanetle suçlandırabilirsiniz. Cumhurbaşkanına siyasi sorumluluk getiriliyor. Vatana ihanet dışında işlediği bütün suçlarla ilgili cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getiriliyor. 600 vekile çıkmasına rağmen 400 vekille. 550’de 413 vekilin kararıyla oluyor. Cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararlar ile tek başına imzaladığı işlemler aleyhine yargı yoluna dahi müracaat yok. Şimdi cumhurbaşkanı resen imzaladığı emir ve kararlar ve tek başına yaptığı işlerin tamamına karşı yargı yolu açılıyor. Bütün bunlar hukuk devletini güçlendiriyor. Cumhurbaşkanının bütün eylem ve işlemleri idari yargının denetimine de sınırsız açılıyor. Yargıyla ilgili kısma gelince yüksek yargıyla ilgili kısma gelince burada yeni bir değişiklik yok. HSYK'nın Meclis tarafından üye seçimi dışında yeni olan bir şey yok. 17 üyesi vardı, bunun 2'si azalıyor, gerisi aynen muhafaza ediliyor. Bugüne kadar nasıl seçiliyorsa öyle seçiliyor. Cumhurbaşkanı kendisine öneriler arasından seçiyor. Danıştay üye seçiminde anayasa cumhurbaşkanına yetki vermiş dörtte birini seçebilir. Burada bir değişiklik yok."


Kaynak: İHA