Zaman zaman kapımızı çalan özellikle de gelişim dönemlerimizin geçiş evrelerinde, mevsimler yer değiştirirken veyahut yaşama bir canlının beden alması için karar verdiğimiz anlarda yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkileyen, yaşımın özündeki "BEN" olduğumuzu unuttuğumuz, adeta bir başka benlik kazandığımız "depresif bozukluk" diğer adıyla depresyonun tanımını yapan Genlik, “Depresif bozukluğu, alarmlı çalar bir saat olarak değerlendiriyorum. Bir an gelir ve o saat kurduğunuz vakit çalmaya başlar.İşte o an uyanmanız gerekir ve "kendinizi bul"ma serüveniniz başlar. Depresif bozukluk her birimizin özümüzde var olan karanlık yönlerimiz ile buluşmak için harika bir fırsat, eşi benzeri olmayan engin bir deneyimdir” dedi.
Depresif bozukluk tanısı almış kişilerin yaşam kalitesinin, veriminin azalması sonucunda ruh sağlığı uzmanları (psikiyatr, psikolog) kişinin ruh halini ilaç ve psiko-terapi teknikleri kullanarak iyileştirmeye çalıştığını ancak bunun nafile bir çabanın ürünü olduğunu anlatan Uzman Psikolog Özge Genlik, “Çünkü kişi sadece tedavi olur. Özünde deneyimlediği semptomlar uyuştuttularak geçiştirilmeye çabalanır. Halbuki depresif bozukluğun iyileştirilme sürecindeki temel amaç: kişinin kendi öznelliğinde acısını deneyimleyebileceği zaman ve mekanı güvenli bir alan haline getirebilmek olmalıdır. Ancak böylelikle zihin; dingin ve huzurlu olabilir. Daha sonrasında ise kişinin yaşamının nihai amacı ile buluşmasına vesile olabilecek yollar kişiye sunulmalıdır: yoga, nefes terapileri, meditasyon gibi teknikler kişinin nihai amacı ile buluşmasına vesile olarak, kişiyi dönüştürürler.” dedi.
Kaynak: İHA