Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, İran tarafından Türkiye ile ilgili yapılan açıklamalara cevap vererek, “İran bizim önemli bir komşumuz, uzun bir sınırımız var. Hem ikili ilişkilerimizde hem de bölgesel sorunların çözümünde biz hep diyalogdan yana olduk. Bu zaman zaman İran yönetiminin belli bölgelerdeki doğal sınırlarını aşan nüfuz elde etme çabalarını görmezden gelmemiz anlamına gelmiyor” dedi.
“Bizim bunu yapabilecek imkanımız ve gücümüz var”
Amerikan Genelkurmay Başkanının ziyaretine ilişkin ise Kalın, DEAŞ’a karşı mücadelenin doğru aktörler ve doğru yöntemlerle yapılması gerektiğini yineleyerek, “Rakka’ya operasyon, DEAŞ’a karşı mücadele konusunda bizim önerdiğimiz biz alternatif var. Bizim bunu yapabilecek imkanımız ve gücümüz var” dedi.
“Bizim elimizdeki verilere göre hala orada (Mümbiç) PYD-YPG unsurlarının farklı bir isim altında farklı bir kılıf altında hala var olmaya devam ettiği konusunda. Bu konuyu da Trump yönetimi ile görüşüyoruz” açıklamasında bulunan Kalın, bu adımların çok büyük bir hassasiyetle atılması gerektiğini kaydetti.
“Biz o rejimi zaten tanımıyoruz”
İran’ın son günlerde Türkiye aleyhine yaptığı açıklamaların sorulması üzerine Kalın, “İran bizim önemli bir komşumuz, uzun bir sınırımız var. Hem ikili ilişkilerimizde hem de bölgesel sorunların çözümünde biz hep diyalogdan yana olduk. Bu zaman zaman İran yönetiminin belli bölgelerdeki doğal sınırlarını aşan nüfuz elde etme çabalarını görmezden gelmemiz anlamına gelmiyor. Biz bunu Suriye ve Irak sahasında yaşamaya devam ediyoruz. ‘Rejimin daveti ile gittik’ gibi bir argümanın bizim için hiçbir geçerliliği yok. Biz o rejimi zaten tanımıyoruz.
Dünyada bu rejimi tanıyan kaç ülke var acaba. Hangi rejimle iş tutarak İran oraya girip bunun meşru bir adım olduğunu iddia ediyor, öncelikle bunu kendilerinin muhasebesini yapması gerekiyor. 600 binden fazla insanın katili olan bir rejim ile iş tutarak bunun uluslararası ilişkiler açısından meşru bir tutum olduğunu düşünüyorlarsa bu İran’ın karar vermesi gereken bir konudur. Zaman zaman ülkemize yönelik İran tarafından gelen açıklamaları takip ediyoruz. Biz çatışmadan, çatışmanın tırmandırılmasından yana değiliz.
Türkiye’nin Suriye ve Irak sahasında terörle mücadele konusunda pozisyonu ortadadır. Bu tür ülkeler Türkiye’yi eleştirmek yerine Türkiye’nin DEAŞ’la mücadele konusunda ortaya koyduğu çabayı ve fedakarlığı taktir etmeliler. Bir çok ülke DEAŞ ile mücadele kılıfı altında bölgeyi dizayn etmeye çalışıyor, vekalet savaşları yapmaya çalışıyor, alan elde etmeye çalışıyor. Bunun sonuçlarını da görüyoruz, İran’ın Körfez ülkeleri ile bölge ülkeleri ile ilişkilerinin neden sıfırlanma noktasına geldiğini onların taktir etmesi gerekir. Bizim ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir unsur varsa bu ister Halep’te, ister Telafer’de, Sincar’da, Rakka’da olsun Türkiye bunun gereğini her zaman yapar. Bunun için de başka ülkeden izin almak durumunda değildir” şeklinde konuştu.
“Türkiye kendi savunması ile ulusal güvenliği ile ilgili kararları verirken kendi önceliklerini belirler”
Türkiye’nin füze savunma sistemi ile ilgili Rusya ile ilgili görüşmeleri ve S 400 füzelerin Rusya’dan alınması konusunda somut bir adım atılması durumunda Türkiye’nin NATO ilişkilerinin hangi aşamada olacağının sorulması üzerine Kalın, “Bunun NATO ile telifi mümkün müdür meselesini tartıştık, konuştuk. Biz burada bir uyumsuzluk ve aykırılık görmüyoruz. Bunun örnekleri var. Birkaç NATO üyesi ülkelerin bu tür savunma sistemlerini kullandığını biliyoruz. Bu bir savunma sistemidir. Türkiye’nin güvenliğine dönük bir sistemden söz ediyoruz. Geçtiğimiz yıllarda da detaylı bir şekilde tartıştık. O zamanda ‘NATO sistemi dışında Türkiye bir alternatife yönelirse bu sorunlar çıkartır’ deniliyordu. Biz de ‘neden?’ sorusunu sorduk. Üç tane kriter var; birincisi fiyat, ikincisi teslim tarihi, üçüncüsü ise ortak üretim. Bu üç kriterde bize en iyi teklifi getiren ülke hangisi olursa biz onlarla bu anlaşmayı yaparız. Türkiye bağımsız egemen bir ülkedir. Kendi savunması ile ulusal güvenliği ile ilgili kararları verirken kendi önceliklerini belirler. Bunun bir NATO’ya alternatif olması, NATO içinde sorun üretmesi gibi bir konuyu biz beklemiyoruz” diye konuştu.
Erdoğan Barzani’yi kabul edecek
Mesut Barzani’nin hafta sonu Türkiye’ye yapacağı ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini kabul edeceğini belirten Kalın, “Sayın Barzani’nin şahsında Erbil yönetimi de hem DEAŞ hem de PKK ile mücadele noktasında Türkiye ile aynı noktada durmaktadır. Bu alandaki işbirliğimizi ne kadar kuvvetlendirirsek bu iki ülke içinde o kadar faydalı olacak” dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabulünde DEAŞ, PKK ile mücadele, Musul’da devam eden operasyon, Telafer ve Sincar konularının detaylı bir şekilde ele alınacağını belirtti.
“Bu kararla adeta bu Enosis hayali canlandırılmaya çalışılıyor”
Kıbrıs’ta devam eden müzakerelere ilişkin bir soruya cevap veren Kalın, “Bu Enosis kararı Kıbrıs Rum tarafının Yunanistan’a bağlanması idealini ifade eder. Bu kararla adeta bu Enosis hayali canlandırılmaya çalışılıyor. Hem bir tarafta adanın bağımsızlığından bahsedeceğiz hem de bir tarafta alttan alta başka bir yere bağlanması ile ilgi bir takım hayaller gündeme getirilecek. Bu kabul edilebilir değil. Bu karar Rum tarafının niyetlerini ekspoze etmesi açısından belki önemli ve bu aslında Kıbrıs Türklerinin Türkiye’nin güvenlik ve garantilerine ilişkin kaygılarının ve ısrarının ne kadar haklı olduğunu bir kez daha teyit etmiş oluyor” diye konuştu. 


Kaynak: İHA