Sağlıklı bir ebeveyn-çocuk ilişkisinde dikkat edilmesi gereken noktaların başında çocuklarla konuşmanın geldiğini söyleyen Uzman Psikolog Aktaş, “Büyüme ve öğrenme sürecindeki çocuklar iletişimi ellerindeki en önemli kaynak olarak kullanıyor. Soruyor, dinliyor, anlatıyor. Hayatı en yakınlarından öğrenmeye çalışırken duyduklarını ve öğrendiklerini kendince yorumlayabiliyor. Bu nedenle çocuğa söylenilen her kelime bir anlam oluşturabilir ve düşünmeden kurulan cümleler olumsuz psikolojik sonuçlar doğmasına sebep olabilir. Bu durum da çocuğun kendini güvensiz, yetersiz hissetmesine, ebeveyn-çocuk arasındaki iletişimin bozulmasına ve çocuğun yetişkinlere olan güven duygusunun zedelenmesine neden olabilir. Farkında olmadan yapılan bu hatalar ilerleyen zamanlarda çocukta tepki olarak ortaya çıkar. İsyankar ya da içe kapanık, iletişime girmekte zorluk çeken bir kişilik ortaya çıkar. Çocuk, aşırı öfke, saldırganlık ve depresif ruh hali olarak da tepkisini dışarıya yansıtabilir” diye konuştu.

“Çocukta suçluluk duygusuna sebep olabiliyor”
Sağlıklı bir kişi olarak yetişmeleri için, ebeveynlerin çocukların dış görünüşü ve özellikleri ile şaka bile olsa dalga geçmemeleri, lakap takmaktan, onları tehdit ederek konuşmaktan, stres yaratabilecek cümleler kullanmaktan kaçınması gerektiğini belirten Psikolog Aktaş, çocuklarda asla kullanılmaması gereken ifadeleri şöyle sıraladı:
“Büyüme evresinde çocuklara tembel, inatçı, sakar, şımarık gibi olumsuz sıfatlar kullanmamak gerekiyor. Bu şekilde yetiştirilen çocukların davranışları da aynı yöne doğru eğilim gösterebiliyor. Çünkü ebeveynler farkında olmasa da bu sıfatlar zamanla çocuğun kabul alanına giriyor ve çocukta bu özelliklerin gelişmesine neden olabiliyor. Disiplin çocuklar için gerekli. Ancak, çocuğu anne ya da baba ile tehdit etmek, psikolojik sorunlara neden olabiliyor. Bu nedenle çocuklara disiplini öğretirken iletişime engel olacak cümleleri kullanmamak gerekiyor. Günlük yaşam sırasında çocuklara ‘Beni üzmeye devam edersen hasta olurum’ tarzı cümleler kullanmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü, hasta olmak doğal bir durum olmakla birlikte, olası bir hastalık durumunda ‘Annem benim yüzümden hasta oldu’ düşüncesi çocukta suçluluk duygusuna sebep olabiliyor. Sonuçta ancak psikoterapi ile çalışıp düzeltilen bir sorun ortaya çıkıyor. Örneğin ‘Seni bırakıp giderim’ cümlesi. Ebeveynlerin, çocuğu olumsuz bir davranışından caydırmak için yokluklarıyla da tehdit etmemeleri olumsuz sonuçlar yaratabiliyor. Bu şekilde konuşmak çocukta anksiyete bozukluğuna sebep oluyor. Ayrılık kaygısı yaşayan çocuk, ebeveyne bağımlı hale geliyor, kendi yatağında uyumak istemiyor, okula gitmemek için değişik fiziksel yakınmalara başvurduğu gözleniyor. ‘Büyüklerine asla karşı çıkma’ sözü ile kültürel ve geleneksel olarak her ne kadar büyüklerimize saygılı olmamız gerektiği bizlere aşılanmaya çalışılan bir davranış modeli olsa da, çocuğun da haklarının olduğunu hatırlamakta fayda var. Çocuğu ebeveynden ayrı, kendi kişilik özellikleri, kendi düşünceleri, kendi dünyaya bakış açışı olan bir kişilik olarak kabul etmek ve bu yönde desteklemek, yetiştirmek gerekiyor. Buna karşı; saygı karşılıklı olmalıdır düşüncesini aşılamak daha doğru bir davranış oluyor.”

“İyi niyetle söylenen bu ifade, çocuğa gereğinden fazla sorumluluk yükleyebiliyor”
“Çok meşgulüm, seninle ilgilenemem” cümlesinin çocuklarda sevilmediğini ve kendisine değer verilmediğini hissettirebildiğini kaydeden Uzman Psikolog Aktaş, “Onun yerine, ‘Ben de seninle ilgilenmek istiyorum fakat şu anda biraz işim var, biter bitmez hemen yanına gelip seninle ilgileneceğim’ demek daha doğru bir ifade biçimi. ‘Neden onun gibi değilsin’ cümlesi gibi, çocuğu arkadaşlarıyla ya da kardeşleriyle hiçbir şekilde kıyaslamamak gerekiyor. Başka birine benzemesini istemek, çocuğun kendini yetersiz hissetmesine ve özgüven kaybına yol açıyor. ‘Sen bunu yapamazsın’ tarzı, çocuğun öz güvenini kıracak cümleler, hırslarının kurbanı olan bir yetişkin olmalarına neden olabilir. Bu yaklaşımın tam tersi, 'Benim çocuğum her şeyi başarabilir' de yanlış bir ifade. Çocuk da bir kişinin her şeyi yapabilmesinin mümkün olmadığını bilmeli. Çocuğa çaba göstermeyi, sabrı ve azmi öğretmek daha doğru olacaktır. İyi niyetle söylenen ‘Sen çok iyi bir çocuksun’ ifadesi, çocuğa gereğinden fazla sorumluluk yükleyebiliyor. Hiç kimsenin kusursuz olmadığı, herkesin yanlış yapma hakkına sahip olduğunun unutulmaması gerekiyor. Bu durumda, olumsuz bir davranıştan sonra çocukla konuşup doğru davranışın ne olduğunun anlatılması daha yararlı olacaktır. Bir çocuğun her şeyi doğru yapması elbette beklenemez. Kendi başına bir şey yaparken hata yapmasına izin vermek ve ona yardım etmemek gerekiyor. ‘Dur sana yardım edeyim’ diyerek her defasında çocuğun yardımına koşmak, onun da her defasında başkalarına ihtiyaç duymasına ve kendi becerilerini geliştirmemesine yol açabiliyor” ifadelerini kullandı.


Kaynak: İHA