Eski CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay, referandumda evet oyu kullanacağını söyledi. Türkiye Gazetesi'ne özel açıklamalarda bulunan Tunay, güçlü ekonomi ve istikrar için evet çıkmasının şart olduğunu ifade etti. Genç siyasetçinin sorulara cevapları şöyle:
Sizi CHP’den uzaklaştıran sebepler neler oldu?
"Gördük ki o söylemlerin içi boş"
CHP’den uzaklaştıran sebeplerden önce beni CHP’ye götüren sebepler nelerdi? Bunu konuşmak lazım. Ben merkez sağ kökenliyim. 1999 yılında Anavatan partisinde siyasete başladım ve bana sordukları zamanda kendini nasıl tanımlarsın diye. Özal hayranı, onun yaptıklarına inanan, merkez siyasete inanan liberal sağ siyasetçi olarak tanımlarım. Beni CHP’ye götüren cümle şu idi; Baykal gidip yerine Kılıçdaroğlu geldikten sonra hatırlayın ilk zamanlarını. "CHP varsa herkes için var. Ben CHP’yi değiştirmek dönüştürmek istiyorum. Özellikle sağdan olan insanlara kapıyı açmak istiyorum.
Böylece partiyi sadece sol seçmenden kurtarıp geniş kitlelere ulaştırmak istiyorum." dedi. Yani özetle yenilik yapacağı şeklinde söylemleri vardı. Bende bu çağrıya uyarak diğer merkez sağdan gelen isimlerle CHP’ye katıldım. Söylem son derece güzel ve doğruydu. O zamanları hatırlayın 2010 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi gücünün zirvesinde. Muhalefet yok. Türkiye’de herkes muhalefet eksikliğinden bahsediyor. AK Parti tek başına iktidar. Ve bir Kemal Kılıçdaroğlu çıkıyor partiyi herkese açacağım yenilik yapacağım gençleri çağıracağım diyor. Bizde bu söyleme uyarak partiye katıldık.
Fakat gördük ki bir zaman sonra bu söylemlerin içi boş. Bu söylemleri gerçekleştirebilecek irade eksikliği var. Genel başkan tepede bir takım değişiklikler yapıyor. Eskiye nazaran olumlu gelişmeler var ama tabana, teşkilatlara bunu yayamıyor. Böyle olunca da değişim gerçekleşemiyor. Değişim tabana yayılırsa olur. Ve ben CHP’de hep tartışıldım. CHP’li değil CHP milletvekiliyim demiş bir adamım ben. Hemde milletvekiliyken. Hep öteki olarak görüldüm ve öteki olduğum yerde de durmamın anlamı yok dedim 2016’nın nisan ayında CHP’den bir üç satırlık açıklama ile istifa ettim.
Sizi evet tercihine götüren nedir? 
"Koalisyonların olmaması için evet" 
Türkiye’nin bu sistem değişikliğine ihtiyacı var. En önemlisi artık koalisyonlar olmayacak. Ben koalisyonları en iyi bilen insanım. 1999’da siyasete başladım. Benim o zamanki partim Anavatan Partisi, MHP ve DSP ile koalisyon ortağıydı. Ben koalisyonun ne demek olduğu daha siyasete gözümü açar açmaz yaşamış birisiyim. Türkiye’de en kısa koalisyonun ömrü 3 ay, en fazla ise 3.5 yıl. Ortalama koalisyon ömrü Türkiye’de bir buçuk yıl. Şimdi 1.5 yılda hangi iktidar hangi hükümet ne yapabilir? İstikrarın ‘i’sinden bahsedemezsiniz. Güçlü Türkiye ancak güçlü ekonomi ile olur, güçlü ekonomi içinde istikrar şarttır. Bu sistem değişikliği artık Türkiye’de koalisyonları biterecek ve bende bir daha koalisyonların olmamasını istediğim için bu sistem değişikliğine evet diyorum. 
Gelecekte siyasi kariyerinize nasıl yön vermeyi düşünüyorsunuz? 
Siyasette hiçbir şey planlı programlı olmaz. Açıkçası şu an hiçbir planım hedefim yok. Benim bir tane görevim var şu an. Referandumda evet kararının çıkması için sürece katkı sağlamak. Ondan sonraki süreç nasıl gelişir, Türkiye’de siyaset nasıl gelişir. Bunu hep beraber yaşamamız gerekiyor. Makam mevki beklentim yok. Birileri benim evetimi itibarsızlaştırmaya çalıştı. O CHP’deki ulusalcı takım işte sen şuraya buraya adaysın diye. Kardeşim yerel seçim, genel seçim yok ne adaylığı. Ben şu an işimle gücümle uğraşıyorum. Ticaret adamıyım. Allah tekrar nasip eder daha farklı görevlerde de bulunabilirim. Ben şunu söylemiyorum siyaseti bıraktım, artık siyaset yapmayacağım böyle bir şey söylemiyorum. Ama ilerde nerede, hangi konumda oluruz o biraz da kader kısmet nasip. 

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un açıklamaları hakkında neler söylemek istersiniz? 
"Bozkurt’un yaptığı ayıp, edepsizlik ama…"
Herkes CHP’li vekil sayın Bozkurt’un açıklamalarını tartışıyor. Ama hiçkimsenin dikkat etmediği bir gerçeklik var. Bozkurt’un o konuşmasını defalarca izledim. Salon baya kalabalık. Büyük bir salonda konuşma yapıyor. Evet verecek olanları eğer evet çıkarsa Samsun’dan çıkarız, Anadolu’yu gezeriz, Amasya’ya gideriz, İzmir’den sizi denize dökeriz diyor. Evet verecek olanları tarihindeki en büyük kurtuluş mücadelemizi verdiğimiz o zamana göre konuşuyorum bugün için değil en büyük düşmanımız Yunanlılara benzetiyor ve salondan alkış tufanı kopuyor. Bakın bunu hiçkimse konuşmuyor. Bozkur’un yaptığı ayıp, edepsizlik ama salondan buna alkış tufanı gelmesi ve daha sonra sosyal medyada bazı CHP’lilerin Twitter’da etiket açıp Bozkurt’u yedirtmeyiz, yalnız değildir demesi bence daha tehlikeli. Beni asıl dehşete düşüren bu.
Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz ile ilgili "kontrollü darbe" söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz? 
"Çamur atmakla, iddialarla bu iş olmaz"
Sayın Genel Başkan tarihimizdeki en büyük utanç vesikalarından biri olan 15 Temmuz darbe girişimine kontrollü darbe diyor. Bu konuda polemiğe girmeyi istemiyordum açıkçası. Ben CHP’den ayrıldığımdan beri hiçbir televizyon kanalına gazeteye çıkıp CHP aleyhine bir şey söylemedim. Çünkü yakışmaz sonuçta ben orda 4 yıl milletvekilliği yaptım. Ama bunun üzerine birkaç kelime söylemek isterim. Madem sayın Kılıçdaroğlu o gece bunun kontrollü darbe olduğunu biliyordu. Niye tankların önüne geçmedi. O da tiyatronun bir parçası olmadı. Hadi diyelim Genel Başkan o gece bunun gerçek darbe olduğunu düşündü. Günler geçtikten sonra mı bunun kontrollü darbe olduğunu anladı. O zaman şunu sorarım. Genel Başkanın ve CHP’lilerin kulağına kim bunları üflüyor. Bu kontrollü darbe diye.
Madem o gece bunun kontrollü darbe olduğunu biliyordun o zaman niye dışarı çıkmadın. Ya da yok orda gerçekten darbe olduğuna inanıyordum sonra kanaatim değişti diyorsanız kim, hangi üst akıl bunları sizin kulağınıza üflüyor da siz bunları konuşuyorsunuz. Varsa belgeniz ortaya koyacaksınız. Siyaset ciddi bir iştir. Çamur atmakla, iddialarla bu iş olmaz. Kontrollü darbe demek en başta 250 şehidimize yapılan bir haksızlık, onların kemiklerini sızlatmaktır. Madem bu kontrollü darbe ve Cumhurbaşkanının haberi var bunu iddia ediyorlar. Şehitlerin hepsi birbirinden önemlidir. Ama 250 şehidin içinde öyle 2 önemli isim var ki bunlar Erdoğan’a birebir yakın isimler. Bir tanesi belediye başkanlığından beri bütün reklam kampanyalarını yapan şehit Erol Olçok ve oğlu, diğeri sayın Mustafa Varank’ın abisi. Kontrollü darbe olsa idi Tayyip Erdoğan iki tane en yakınının şehit olmasına rıza gösterir miydi? Yani neresinden tutarsanız tutun dökülen, kırık dökük bir söylem. 
 Son olarak kararsız seçmenlere bir şeyler söylemek ister misiniz? 
Geleceğe bakabilmek için geçmişi iyi anlamak lazım. Şu an 15 yıl içerisinde yapılan hizmetleri değerlendirmek lazım. Bunları tek tek sayacak değilim. Ben AK Parti’nin bir temsilcisi değilim. Bunu sık tekrar ediyorum, bilinsin istiyorum. Sadece bir vatandaşım. Ama iyi yapılan hizmetleri görebilen takdir edebilen objektif bir vatandaşım. Yapılanlar ortada bu yapılanların kesintiye uğramaması için ve bölgemiz ateş çemberiyken bizim böyle bir zamanda güçlü bir liderliğe istikrarlı bir yönetime ihtiyacımız var. Kararsız olanlara şunu söylüyorum. Bir kere daha düşünün. Benim mesajım şu; ülkenin kaosa gitmememesi ve istikrarsızlığın olmaması için referandumda sandığa gidelim evet oyumuzu verelim.


Kaynak: İHA