Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na tepki göstererek, “Sokaksa sokak’ diyerek kendi aklınca milleti ve devleti tehdit eden bu kişi böyle bir yanlışlığa sapması halinde asıl kendisinin sokağa çıkamaz hale geleceğini iyi bilmelidir. Böyle bir yola mı tevessül edeceksin? Sokağa çıkamaz hale sen gelirsin. Sokakta aranan adaletin adı ‘intikam’dır. Onun sonu da vandallıktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘15 Temmuz 2016 Milli İradenin Zaferi’ kitabının tanıtım töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm varlıklarını ortaya koyarak 15 Temmuz Milli İrade Zaferi’nin kazanılmasını sağlayan şehit ve gazilere ithaf edilen bu eserin bu alanda yapılacak benzer çalışmalar için örnek oluşturacağına inandığını belirterek, “Araştırma sonuçları yanında ülkemizdeki darbelerin tarihçesinden 15 Temmuz’un saat saat seyrine, şehitlerimizin isim, resim ve kısa bilgilerine kadar oldukça kapsamlı bir çalışma yapıldığını görüyorum. Şehit yakınlarımız ve gazilerimizle yüz yüze görüşülerek hazırlanan bu kitap, 15 Temmuz zaferini kimlerin hangi saiklerle kazandığını ortaya koyması bakımından gerçekten çok önemlidir. Bu araştırmanın gerçekleştirilmesinde, raporunun hazırlanmasında, kitap haline getirilmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize tedavileri boyunca acil şifalar Allah'tan temenni ediyorum. Ülkemizi böyle bir felaketin eşiğine getirenleri Rabbimin Kahhar sıfatıyla kahretmesini niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.
“İnancımıza göre şehitler ölmez, bize düşen şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatmaktır”
“Türkiye, bu musibetin de üstesinden gelecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugünkü Türkiye’yi nasıl ecdadımızın tarihe altın harflerle yazılan kahramanlıklarına borçluysak 15 Temmuz’un da gelecek nesiller için işte böyle bir anlam ifade edeceğine inanıyorum. İnancımıza göre şehitler ölmez, bize düşen şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatmaktır. İşte bu amaçla İstanbul’da ve Ankara’da darbe direnişinin sembolleri haline gelen mekanlarda anıtlar inşa ettik. İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Anadolu Yakası’nda, Ankara’da ise Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin hemen önünde yapılan bu anıtların açılışlarını inşallah darbe girişiminin yıl dönümü gecesi gerçekleştireceğiz. Tabii ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde böyle bir anıtı yapıp onu da inşa edeceğiz. Bir diğerini de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Marmaris’te inşa edecek. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece yapacağımız bu açılışlara tüm milletimizi davet ediyoruz. İlk açılış törenini inşallah 23.15’te 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Anadolu Yakası çıkışındaki dev alanda gerçekleştireceğiz. İkincisini ise 16 Temmuz sabah namazını müteakiben Külliye’nin karşısında inşa edilen anıtın olduğu bölgede yapacağız.”
“Hala 15 Temmuz’un anlamını kavrayamamış olan gafiller bulunduğunu görüyoruz”
Darbe girişiminin ardından 15 Temmuz’u Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak ilan ederek milli anma günleri arasında 15 Temmuz’un da milli tarihin sembollerinden biri olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maalesef aradan geçen 1 yıla rağmen hala 15 Temmuz’un anlamını kavrayamamış olan gafiller bulunduğunu görüyoruz. Bu gafillerin başında da ana muhalefet partisinin tepesindeki zat geliyor. Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüyen bu kişi derdinin ne olduğunu Maltepe Meydanı’nda yaptığı miting konuşmasında açık ve net ifşa etti. Kendisi yaptığı eyleme ‘Adalet Yürüyüşü’ adını vermişti. Olsa olsa sözde Adalet Yürüyüşü olabilir. Ama talepleriyle bu kavramı ne kadar yanlış anladığını göstermiş oldu. CHP Genel Başkanı’nın sözlerini duyunca aklıma hemen Mevlana Hazretlerinin adalet tanımı geldi. Mevlana Hazretleri; ağaca su vermeyi adalet, dikene su vermeyi zulüm olarak tanımlıyor. Bunlar ağaca su değil, dikene su veriyor. Darbecileri ve teröristleri savunan CHP Genel Başkanı, bizden dikenlere su vermemizi talep ediyor. Biz asla böyle bir zulüm yoluna başvuramayız. ‘Hasta’ dediler, ‘Durumu çok kötü’ dediler ve cezaevinden çıkmasını istedikleri Mardin Belediye Başkanı baktık ki baya yürüyebiliyor. Hani hastaydı bu ya? Nasıl hasta bunlar? Arkasında PKK terör örgütünün olduğu bu kişilerle beraber nasıl oluyor da omuz omuza yürüyebiliyorsunuz? Bunlar değil mi bizim bu kardeşlerimizin katili olanlar? Bu şehitlerimizin failleri bunlar değil mi? Aksi takdirde şehitlerimizin huzurunda bizim boynumuz bükük kalır. Aksi taktirde gazilerimizin karşısına çıkacak yüzümüz olmaz. Onlar FETÖ’cülerin avukatlığına soyunabilir, onlar PKK’lıları, YPG’lileri destekleyebilir, onlar DHKP-C’lilerle, marjinal sol örgütlerle kol kola girebilir, onlar ülkesine ve milletine ihanet etmiş herkesi kucaklayabilir ama biz bunların hiçbirini yapmadık, yapmayacağız. Çünkü bizim milletimize sözümüz var; biz milletimize Türkiye’de tek bir terörist kalmayana kadar mücadele edeceğimizin sözünü verdik. Biz, elinde silahı olan her teröristi imha edeceğimize kasem ettik, yemin ettik. Teröristleri destekleyen herkesi yaptığına pişman edeceğimize ahdettik. Şayet Ana Muhalefetin başındaki zat 15 Temmuz günü İstanbul’da köşe bucak saklanmak yerine darbecilerin karşısına dikilmiş olsaydı belki bu yürüyüşe başka türlü bakabilirdik” açıklamasını yaptı.
“Lider, eğer taşın arkasına saklanırsa millet dağın arkasına saklanır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir radyo programında yaptığı konuşmaya değinerek, “Bir darbe girişiminde bulunulacağı zaman ‘Tankların karşısına ilk defa ben çıkarım’ diyen bu değil mi? 15 Temmuz gecesi havalimanına indiği zaman hemen oradaki kendi arkadaşlarıyla havalimanındaki tankların oradan çekilmesini isteyip, tanklar oradan çekildikten sonra Bakırköy Belediye Başkanı’na kaçıp giden o değil mi? Ondan sonra Bakırköy Belediye Başkanının evinden bütün geceyi takip eden, izleyen o değil mi? Utanmadan, sıkılmadan ‘Oteller kapalıydı, gidecek otel yoktu onun için Belediye Başkanımızın evine gittim’ diyen o değil mi? ‘Eğer Cumhurbaşkanının geleceğinden haberim olsaydı beklerdim’ diyen, bu yalanı söyleyen de o değil mi? Benim gelmeme ne gerek? Benim milletim orada ya, sen bu milletin arasında niye değilsin? Öyle veya böyle işte biz, orada bekleyen milletimizin arasına Elhamdülillah geldik ve onlarla beraber ertesi gün öğleye kadar havalimanında durduk. Oradan ülkemizi Başbakanımızla sürekli paslaşarak yönettik ve oradan atamalarımız da yaptık. Bu süreç içerisinde de duruma hakim olduk, 16 saat gibi bir sürede işi bitirdik. Niye? Mesele inanmak. ‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür’ vaka budur. Öyle derdi hocalarımız, ‘Lider, eğer taşın arkasına saklanırsa millet dağın arkasına saklanır’ derdi. İşte bunlar dağın arkasına saklananlardan. Çünkü kaçıp hemen Belediye Başkanının evine saklan. Bizde hamdolsun bu yok, biz kararlıyız. Biz bu ülkede 18 bin kilometrenin üzerinde bölünmüş yol inşa ettik. Emin olun bunların üç haftalık yürüyüşü kadar gürültü çıkarmadık” şeklinde konuştu.
“Sokağa çıkamaz hale gelirsin”
Batı’nın konuştuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir G-20 Hamburg Zirvesi yaptık, Hamburg’u yaktılar, yıktılar. 25 gün yürüdüler, hükümetimiz bu yürüyüşte bunların kılına zarar gelmesin diye tüm tedbirleri aldı. Bu güvenlik altında Ankara’dan İstanbul’a yürüdüler ama hala bakıyorsunuz utanmadan, sıkılmadan Batı’da gidip farklı farklı şeyler anlatabiliyorlar. ‘Demokrasi’ diyorlar, demokrasinin güvencesi Türkiye’de AK Parti iktidarıdır diğerleri hikayedir. Özgürlüklerin garantisi Türkiye’de AK Parti iktidarıdır. Bizden önce biz özgürlüklerin boyutunu biliriz. İşte ana muhalefetin adeta geçmişi konumundaki daha önceki iktidarı biliriz. Bir DSP’nin parlamentodaki iktidarı döneminde parlamentoya gelip girmiş olan Merve Kavakçı kardeşimize o parlamentoda şu anda ebedi alemde olan zat ‘Bu kadını buradan atın’ diye bağırdığında alkış tutanların kimler olduğunu biliriz. Hani özgürlük? Nerede özgürlük anlayışınız? Özgürlük anlayışı bizde var. Türkiye’de şu anda böyle bir sıkıntı var mı? Başı örtülü, başı açık böyle bir dert var mı? Herkes devlette de eğitim kurumlarında da istediği gibi okuyabiliyor, özgürlük bu. Bunlar hiçbir zaman özgürlüğün tanımını yapamadılar. Özgürlük nedir bunun anlamadılar ki ama biz bütün kavgamızı özgürlük için verdik. Çok çektik, çok bedeller ödedik ama sonunda başardık. ‘Sokaksa sokak’ diyerek kendi aklınca milleti ve devleti tehdit eden bu kişi böyle bir yanlışlığa sapması halinde asıl kendisinin sokağa çıkamaz hale geleceğini iyi bilmelidir. Açık konuşuyorum, böyle bir yola mı tevessül edeceksin? Sokağa çıkamaz hale sen gelirsin. Korkaklardan, ödleklerden bir şey olmaz bu böyle bilinmelidir. Sokakta aranan adaletin adı ‘intikam’dır. Onun sonu da vandallıktır” dedi.
“Siz kim? Adalet kim? O kavram ve onun için verdiğiniz örneklerin hiçbiri bırakın samimiyetinizi yansıtmayı ağzınıza dahi yakışmıyor”
Adaletin aranacağı meşru zeminlerin belli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Meclisi çalıştırmamak için her yola başvuranlar şimdi çıkmış ‘Meclis devre dışı bırakıldı’ diye uğraşıyorlar’. Bunun için de ağlamaya başladılar. Anayasa Mahkemesinden kürsü hakimlerine, savcılara kadar hukuk sisteminin tüm mensuplarına hakaret edenler ‘adalet’ diye yeri göğü inletiyorlar. Adalete giden tüm yolları tıkamayı maharet sananlar siz değil misiniz ya? Hakim, savcıların tamamını kendi partisine mensup kişilerden almakla övünen Adalet Bakanlarının partisi siz değil misiniz? Geçmişte onları da biliyoruz. ‘Ben onları almayacağım da MHP’lileri mi dolduracağım adalete?’ diyen kişi sizin partinizden değil miydi ya? Bunlar, milleti de kendileri gibi balık hafızalı zannediyorlar. Ne biz ne de milletimiz bu partinin tek parti dönemindeki zulümlerini unutmadık. Biz, Menderes’i ve iki önemli arkadaşını ipe götürenleri unutmadık. Bu partinin Azerbaycanlı kardeşlerimizi Boraltan Köprüsü’nde katillerine teslim ettiğini unutmadık. Bu partinin 27 Mayıs’ta rahmetli Menderes’i tıpkı bugün de yapmaya çalıştıkları gibi ahlaksız iftiralarla dar ağacına gönderdiğini unutmadık. Bu partinin 28 Şubat döneminde cuntacılarla nasıl kol kola yürüdüğünü unutmadık. Parlamentonun kahir ekseriyetine sahip olduğumuz bir dönemde beyefendiden önceki genel başkanlarının partimizin kapatılma talebiyle Anayasa Mahkemesinin de olduğu dönemde ‘Ankara’da da yargıçlar varmış meğer’ dediklerini unutmadık. Nasıl demokrasi bu ya? Kahir ekseriyetle Parlamentoda olan bir AK Parti’nin kapatılması için başvurmadıkları yol, yöntem kalmadı. Bu partinin siyasi tarihimizin en büyük cinayeti olan 367 garabetinin bunlar tarafından nasıl savunulduğunu, bunun mimarı olduklarını da unutmadık. Siz kim? Adalet kim? O kavram ve onun için verdiğiniz örneklerin hiçbiri bırakın samimiyetinizi yansıtmayı ağzınıza dahi yakışmıyor. Bunlar, haklarını korumak için yollara düştükleri, FETÖ’cülerin şehit ettiği 250 masum için kol kola yürüdükleri bölücü örgütün sadece son 2 yılda şehit ettiği 2 bine yakın güvenlik görevlimiz için, mensuplarıyla kucak kucağa olduğu bir başka terör örgütünün şehit ettiği Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz için, ülkesine hizmet için ter dökerken makamında şehit edilen Kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürk için, hayatının baharında kurşunlanan öğretmenimiz Şenay Aybüke Yalçın için ve diğer şehitlerimiz için acaba tek damla gözyaşı dökmüşler mi?” 


Kaynak: İHA