Cuma namazını Mamak Yeni Merkez Camii’nde kılan Başbakan Binali Yıldırım, namaz sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Ege Denizi’nde merkez üssü Kos adası ve Datça açıkları olan, Türkiye’nin batı bölgesinde de hissedilen depreme ilişkin konuşan Yıldırım, "Hemen valilik ile ve bölgeyle irtibata geçildi, bütün alanlar tarandı, şu ana kadar raporlanan bir can kaybı söz konusu değil. 354 vatandaşımızın kimisi panik kimisi korkuyla kimisinde ufak tefek sıyrıklar var, tedavilerini görüldü, şu anda hastanelerde 24 vatandaşımız var tedavileri devam eden. Bölgede devlet hastanemizin duvarlarında çatlaklar var. Tabii deniz seviyesi yükseldiği için bazı tekneler araya attı, onlarda hasarlar var. Ufak tefek hasarlar dışında çok şükür can kaybımız yok. Büyük bir deprem, İzmir de dahil hissedildi. AFAD ve ilgili kurumlar bölgeye intikal etti. Her ihtimale karşı orada hazır bulundular. Kos’ta vatandaşlarımız var. İsveç uyruklu bir Türk vatandaşı. Oradaki tahliyeler için gerekli tedbirler alınıyor. Sıkıntımız yok" dedi.
"İLİŞKİLERİN ZARAR GÖRMESİNİN ALMANYA’YA DA TÜRKİYE’YE DE YARARI YOK"
’Almanya ile yaşanan gerilime’ ilişkin soruya Yıldırım, "Türkiye ile Almanya ezeli staratejik ortaktır. Almanya ile Birinci Dünya Savaşında beraber olduk. Bugün de hükümetimiz, Almanya’yı Avrupa’da stratejik ortak olarak görmeye devam ediyor. Zaman zaman iç siyasetten kaynaklanan mülahazalarla ilişkilerde gerginleşme olabiliyor. Benim çağrım, teenni ile hareket etmektir. İlişkilerin zarar görmesinin Almanya’ya da Türkiye’ye de yararı yok. Aramızdaki en büyük anlaşmazlıkların başında Almanya’da gerek PKK gerek FETÖ terör örgütünün sempatizanlarının, terör örgütü mensuplarının çok geniş alan bulması ve ülkemiz aleyhinde faaliyetlerini sürdürmesi. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını istiyoruz, bizim bu istediğimiz uluslararası hukukun gereği. Ülkemiz aleyhinde faaliyet gösterenlerin, dostlarımız tarafından korunuyor görüntüsünün oluşuyor olması Türk milletini derinden üzer. Almanya’da 3,5 milyon vatandaşımız var. Onlar, iki ülke arasındaki ilişkilerin teminatı niteliğindedir. O bakımdan olayları daha fazla germenin bir anlamı yok" cevabını verdi.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünkü açıklamalarda, ’Türkiye’de 68 Alman menşeli şirkete soruşturma başlatılmış’, bu külliyen yalandır, böyle bir şey yok. O şirketler, Alman sahibi olmakla birer Türk şirketidir. Kimisinin yarım asırdan beri geçmişi vardır. O bakımdan burada iş yapan yatırımcıları tedirginliğe itecek bu tür açıklamalardan uzak durulması lazım. İşin esası çok net, herhangi bir araştırma, soruşturma yok. Türkiye güvenli bir ülkedir. Almanya ne kadar güvenliyse Türkiye’ye de o kadar güvenlidir. Hiç kimse kendine güvenmesin. Terör herkesin her an kapısını çalabilir. Bunun çaresi de birlikte beraber olarak terörün üzerine gitmek, terörle korkutmak değil. Terörle korkutup insanların eğer sokağa çıkmasını engellerseniz teröre hizmet etmiş olursunuz. Alman yetkililere sesleniyorum, daha sakin daha teenni ile hareket edelim, aramızdaki bütün meseleleri konuşarak, görüşerek çözebileceğimize inanıyoruz."
İSRAİL’İN MESCİD-İ AKSA’YA YÖNELİK UYGULAMALARI
’İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik uygulamalarına’ ilişkin soru üzerine Yıldırım, "Bu konu biliyorsunuz hafta başında bir terör olayı olarak nitelendirilen bir olay sonucu hayatını kaybedenler oldu. Bunun üzerine güvenlik amacıyla İsrail hükümeti, girişleri sınırlandırıldı. İlk cuma geçen hafta kılınamadı, bu hafta sınırlı olarak açacaklarını ilan etmişlerdi. Cumhurbaşkanımız İsrail Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yaptı. Bu konuda İslam dünyasının hassasiyetini, Mescid-i Aksa’nın hiçbir şekilde Müslümanların erişimine kapatılamayacağını çok açık şekilde ifade ettik. İsrail tarafının ısrarla söylediği, ’biz bir yasak uygulamaktan yana değiliz, sadece herhangi bir olaya meydan vermemek için emniyet tedbirlerini artırdık’. Buna başka türlü tedbirler geliştirmek lazım. İsrail’e önerimiz, uygulama yanlıştır. Terör tehdidi üzerinden böylesine radikal bir karar almak, Mescid-i Aksa’yı Müslümanların erişimine kapatmak veya kısıtlamak hiçbir sorunun çözümüne katkı sağlamaz. Aksine bölgedeki medeniyetler, dinler arası hoşgörüye de zarar verir. O bakımdan ümit ederim ki yakın zamanda her şey normale döner. Diğer taraftan vatandaşlarımıza sükunetle hareket etmelerini de tavsiye ediyoruz. Hükümet olarak Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere gereken temaslarımızı sürdürüyoruz. Bu konu da olumlu bir şekilde sonuçlanacak" şeklinde konuştu.
OHAL Komisyonunun aldığı başvurularda bazı kısıtlamalara gidildiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Yıldırım, "Özellikle harp okullarında okuyan öğrencilerin tamamını başka üniversitelere yerleştirdik. Prensip olarak askeri okullara buralara 15 temmuz öncesi kayıtlı olan hiç kimseyi almadık, bu bir prensip kararıdır. Dolayısıyla bu öğrencilerin herhangi bir hak kaybı söz konusu değildir. OHAL Komisyonuna gelecek bir mesele de değildir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım’a Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eski Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ankara Valisi Ercan Topaca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek eşlik etti. Başbakan Yıldırım, bir vatandaşın kendisinin keşfettiği ’Diriliş’ oyununu inceledi. Ardından ise civarda bulunan çocuklara oyuncak dağıttı.
Kaynak: İHA