Sanık avukat Akın Atalay: Hiçbir  zaman iddianameyi düzenleyen savcı Murat İnam demedik. Soruşturmayı yapan savcı dedik.
Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davada, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden avukat Bülent Utku savunmasını yapıyor. 
İDDİANAMEYİ DÜZENLEYEN SAVCI AÇIKLAMASI
Davanın öğleden sonraki oturumunda, duruşmaya çıkan Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı söz alarak "İddianameyi düzenleyen savcı olarak Murat İnam'ın ismi zikrediliyor. Oysa ki iddianame Mehmet Akif Ekinci ve Yasemin Baba tarafından düzenlenmiştir" dedi. Savcının sözlerine karşı Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, "Yanlış olmaması için hiçbir  zaman iddianameyi düzenleyen savcı Murat İnam demedik. Soruşturmayı yapan savcı dedik" şeklinde konuştu. 
"İDDİANAMEYE HEMEN İNANDINIZ"
Daha sonra avukat Bülent Utku'nun savunmasına geçildi. Utku, "Heyetinizce düzenlenen tensip zaptı iddianameye hemen inandığınızı gösteriyor. 33 yıllık meslek yaşantımda, heyetinizin düzenlediği tensip zaptı gibi bir metinle, yasaların, Anayasa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS), hukukun temel prensiplerinin böylesine ihlal edildiğine 12 Eylül askeri darbesi sonrası katıldığım sıkıyönetim mahkemelerindeki metinler dışında pek az rastladım. Böyle bir tensip zaptı kanımca ancak üç halde yazılabilir. Siyasal iktidar heyetinize ya baskı yapmaktadır, ya baskı yapacağı yönünde kuşku vardır, ya da heyetiniz kraldan, yani siyasal iktidardan çok kralcıdır" dedi. 
"HEYETİNİZİ REDDETTİM, UYGUN GÖRÜLMEDİ"
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Bizi reddettiniz" deyince Bülent Utku, "Ediyorum. Heyetiniz bağımsız, tarafsız yargılama yapamayacağını düşündüğümden heyetinizi reddettim . Fakat İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi bunu uygun görmedi, karar kesinleşti" diye cevap verdi. Utku savunmasında, AK Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte yaşanan sürece değinince Mahkeme Başkanı Dağ, "Kızgınlıkla, konu dışına çıkıyorsunuz" uyarısında bulundu. Utku ise "Kızgınlıkla ilgisi yok. Soruşturmanın bam teli burası. Bu iddianameyi zamanın koşullarından, ruhundan bağımsız olarak ele alıp değerlendirmek olanaklı değil" dedi. 
"HEDEF ALINMAMIZIN NEDENİ MUHALİF KONUMLANIŞ"
Utku, "15 Temmuz'a gelene kadar, kişisel olarak hem ben, hem de Cumhuriyet Gazetesi, bu siyasal İslam-muhafazakâr örgütlenmeye muhalif yerde konumlandık. Bu konumlanış sadece yakın bir zamana tekabül etmiyor. Cumhuriyet Gazetesi'nin konumlanışı kuruluşundan itibaren böyle. Benimki de kendimi bildim bileli. İşte siyasal iktidar tarafından yargı yoluyla hedef alınmamızın nedeni bu muhalif konumlanıştır" diye konuştu.
"BU KOŞULLARI VE RUHU REDDEDİYORUM"
FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin davada verilen tahliye kararları sonrası hakimlerin açığa alınmasına değinen Utku, şunları söyledi: "Hâkimler nasıl karar verecekler? Kararları beğenilmezse ne olacak? Beğenilecek şekilde mi karar verecekler? Beğenilmeyecek şekilde karar verirlerse akıbetleri ne olacak? Zamanın koşullarının, ruhunun bizleri getirdiği nokta budur. Bu koşulları ve ruhu reddediyorum. Kabul etmiyorum. Bu koşullara ve ruha karşı çıkıyorum, karşı çıkmaya devam edeceğim. İnsanların cesaret hakkı vardır. Ben bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım. Elbette herkesten bu hakkı kullanması istenip, beklenemez. Ama bazı kişiler için bu hak ve bir görevdir. Bu görevleri yerine getireceklerin başında da hukukçular ve gazeteciler gelir. Davetim onlaradır. Cesaret hakkını kullanmaktan çekinmesinler. Cumhuriyet Gazetesi bu cesur olma hakkını kullanan gazetelerden biridir. Çekinmeden sözünü söyler. Objektif ve bağımsızdır. Aydınlanmadan yanadır. Aydınlanma ve söz söyleme uğruna çok bedeller ödemiştir. Bu uğurda mücadele eden Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok bu nedenle hedef alınmış ve katledilmiştir. Yakın zamanda da Cumhuriyet Gazetesi yazarları hedef olmaktan kurtulamadı."
"OPERASYON AYDIN ENGİN'İN YAZISI İLE BAŞLATILDI"
Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyonun gazetenin yazarı sanık Aydın Engin'in "Cihanda Sulh Peki Yurtta Ne" başlıklı yazısı başlatıldığını da ifade eden Utku, "Aydın Engin'in köşe yazısı ile 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlar arasında ilişki kurabilmek, ancak yasa, hukuk ve de mantık ile bir irtibatın kalmamasıyla olanaklıdır. Bu yazının başlığının operasyona başlamaya neden kaynak teşkil ettiğinin iddianamede açıklanması gerekirdi" dedi. 
BAŞSAVCIVEKİLİ: 45 DAKİKADIR İDDİANAMEYLE ALAKASIZ KONUŞULUYOR
Utku savunmasını yaparken Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, "45 dakikadır iddianameyle alakasız konuşuluyor" dedi. Sanık avukatları savunmaya müdahale edilmemesini talep ederken Mahkeme Başkanı Dağ, "Savcı bey, esasa ilişkin şeyler duymak istediğini belirtiyor" dedi. Bunun üzerine sanık Bülent Utku da savcıya, "Savcı bey savunmamda 'Allahın sopası' başlıklı bölüm var. Sizinle ilgili. Biz nasıl FETÖ'nin ipliğini pazara çıkardıysak, siz de Fethullah Gülen'i nasıl koruyorsunuz onu anlatacağım. Sabredin" diye cevap verdi. Utku'nun avukatlarından Ergin Cinmen de "Müvekkilim 9 aydır tutukludur. Savunmasını nasıl yapılacağına müdahale edilmesin" dedi. Duruşmaya ara verildi. 
Ahmet Şık:"Ailelerimizle görüşme hakkını kullanmak istiyoruz"
CUMHURİYET yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davada, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi sanıklar Güray Tekin Öz, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör savunmalarını yaptı. Duruşmada söz alan gazeteci Ahmet Şık ise, cezaevinde hak kısıtlaması olduğunu belirterek "Diyorlar ki 'duruşmaya gitmeyin, burada kalın, o zaman görüş hakkınızı kullanırsınız'. Yani diyor ki 'ya benimsin, ya 27. ağır ceza mahkemesinin'. Bu sorunu sizin çözebileceğinizi düşüyoruz. Önümüzdeki hafta ailelerimizle görüşme hakkını kullanmak istiyoruz" dedi. 

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi sanık Güray Tekin Öz meslek hayatına 1970 yılında başladığını belirterek "Laik, demokratik bir Cumhuriyet için çaba gösteren gazetecilik ilkelerine ömrü boyunca sadık kalmış bir gazeteci olarak şeriatçı, darbeci terör yöntemlerini benimseyen örgütleri desteklediğim, 'üye olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım ettiğim' iddiasını şiddetle reddediyorum. Soruşturmayı açan savcının FETÖ ile ilişkili bir davadan yargılanıyor olmasını da iddianın mesnetsizliğinin önemli bir kanıtı sayıyorum. Hiçbir zaman bir terör örgütüne üye olmadım. Herhangi bir terör örgütüne yardım olarak sayılabilecek bir eylem içine girmedim. İddianamede terör örgütleri ile ilişkili olduğuma dair tek bir somut kanıt bulunmamaktadır" dedi. 

İddianamede, bir ByLock kullanıcısıyla irtibat kurduğu iddiasına yönelik sanık Öz, "ByLock kullanıcısına telefon etmedim. Sözü edilen kayıt telefon numarasının benden önceki kullanıcısına aittir. 2015 yılından sonra abone olduğum numaranın eski sahibinin iletişimidir. Benimle hiçbir ilgisi yoktur" diyerek abonelik belgesini sundu. Öz, hakkında FETÖ'den  soruşturma yapılan bir kişiyle iletişim kurduğu iddiasına yönelik ise "Bu iddia birazdan fazla komiktir. İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya'da bir pidecidir. Ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım. Arada bir, en son da doğum günümde bir pide ısmarlamışız. Tüm suçlamaları reddediyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ederim" diye konuştu.
"HER BASKI DÖNEMİNDE CUMHURİYET HEDEF ALINMIŞTIR"

Daha sonra Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden Önder Çelik'in savunmasına geçildi. Çelik, "Rejimler ne zaman temel değerlerinden uzaklaşsa, her baskı döneminde Cumhuriyet hep hedef alınmış ve hırpalanmıştır. Cumhuriyete 12 Mart'ta, 12 Eylül'de de baskılar uygulanmış, kapatılmış ve toplatılmıştır. Birçok yazarı öldürülmüştür. Çok yakın geçmişte Ergenekonculukla suçlanmıştır. Şimdi ise FETÖ'cülükle suçlanmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi öncesinde olduğu gibi bugün de laik, çağdaş, demokratik hukuk devleti ve  Atatürkçü ilkeleri korumanın bilinci içerisinde yayınını sürdürmektedir. Cumhuriyet Gazetesi yayın hayatına başlamasından itibaren çok cesur bir gazete olmuştur, cesaretini her zaman için sürdürmüştür, sürdürecektir" diyerek suçlamaları reddetti. 
AHMET ŞIK: AİLELERİMİZLE GÖRÜŞME HAKKINI KULLANMAK İSTİYORUZ

Bu arada gazeteci Ahmet Şık söz aldı. Şık, "Cezaevinde hak kısıtlması var. Bizim bu hafta ailelerimizle açıkgörüş hakkımız vardı. Ancak buradayız. Mevzuat diyor ki, haklı gerekçelerle bunu telafi edemiyorsa cezaevi bu sorunu çözer. Bunun için dilekçe yazdık. Olumlu yanıt alamıyoruz. Diyorlar ki 'duruşmaya gitmeyin, burada kalın, o zaman görüş hakkınızı kullanırsınız'. Yani diyor ki 'ya benimsin, ya 27. ağır ceza mahkemesinin'. Bu sorunu sizin çözebileceğinizi düşüyoruz. Önümüzdeki hafta ailelerimizle görüşme hakkını kullanmak istiyoruz" dedi. Bunun üzerine izleyiciler "Tahliye, tahliye" diye bağırdı.   
"HİÇ KİMSE BU ABSÜRD İDDİAYA İNANMAZ"

Daha sonra sanık avukat Mustafa Kemal Güngör savunmasını yaptı. Güngör, "Ben 43 yıllık bir Cumhuriyet okuru olarak Fetullah Gülen'i 35-40 sene önce Hikmet Çetinkaya'nın yazılarından öğrendim. Öğrenmekle kalmayıp, Fetullah  Gülen'in hakkındaki yazılarla ilgili olarak Cumhuriyet Gazetesi aleyhine açtığı onlarca davada gazetenin ve Hikmet Çetinkaya'nın avukatlığını yaptım. İroniye bakınız ki, şimdi Cumhuriyet Vakfı'nın Yönetim Kurulu üyeleri olarak Hikmet Ağabey ile, yani kelimenin tam anlamıyla FETÖ'nün kitabını yazan Hikmet Çetinkaya ile birlikte FETÖ'ye yardım etmekle suçlanıyoruz. Türkiye'yi tanıyan, gazete okuyan, güncel olayları takip eden, objektif ve iyi niyetli davranan hiç kimse bu absürd iddiaya inanmaz" dedi. Duruşma yarın saat 13.30'a bırakıldı. 


Kaynak: DHA