Ankara'nın En'leri Ödül Töreni ve iftar programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, YSK tarafından açıklanan İstanbul seçimlerinin yenilenmesine yönelik kararı eleştiren CHP yönetimini eleştirdi.
İş dünyası ile birlikte başlatılan istihdam seferberliğinden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hedefimiz bu yıl içinde 2,5 milyon ilave istihdam ile hem kayıplarımızı telafi etmek hem de hedeflerimize uygun bir seviyeye ulaşmaktır. Ankara Ticaret Odasının yılsonuna kadar bize sözü 220 bin istihdam. Şuana kadar 60 bin istihdamı sağlamış durumda. Temennim odur ki, yılsonu itibariyle ATO 220 bin istihdamı sağlamış olsun. TOBB, bu konuda yoğun bir hazırlık içinde. Yılın ilk 3 ayında olumlu bir yönde fakat yetersiz bir istihdam artışı yakalamayı başardı. İlerleyen süreçte istihdamda çok ciddi bir yükseliş bekliyoruz. Şimdiden bunun işaretlerini almaya başladık” diye konuştu.
Türkiye'yi başka türlü durduramayacaklarını görenlerin umutlara, morallere, hedeflere ulaşma inancına saldırdığını söyleyen Erdoğan, “Faizi ve enflasyonu tetikleyen kur operasyonlarının gerisindeki en büyük amaç budur. İlgili ilgisiz her gelişmeyi bahane ederek döviz kurunu harekete geçirenler istikrar ve güven iklimimizi zedeleyerek milletimizi atalete sürükleme peşindeler. Bu oyunu bozmakta kararlıyız” şeklinde konuştu.
Türkiye'yi kendi senaryoları doğrulusunda siyasi, ekonomik, askeri olarak çökertmeye amaçlayanlara bugüne kadar aradıkları fırsatı vermedikleri ve bundan sonra da vermeyeceklerini söyleyen Erdoğan, şehitlere rahmet, gazilere sıhhat diledi. Erdoğan, “Şehit yakınlarımızın acılarına ortak olmak yerine onları teröristlikle, PKK'lılar gibi davranmakla suçlayanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Biz şehit yakınlarımıza ve gazilerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Usulsüzlükler, yolsuzluklar, hukuksuzluklar tespit ettik”
31 Mart Yerel Yönetim Seçimlerinde yaşananlardan bahseden Erdoğan, “Ülkemizin içinden geçtiği kritik dönem bu seçimleri farklı bir yere taşıdı. Bu seçimlerde de milletimiz bir kez daha yüzde 51,7 gibi bir oran ile bizim yanımızda, Cumhur İttifakı'nın yanında yer almıştır. İstanbul'da farklı bir durum ile karşı karşıya kaldık. Seçimin ertesi günü netleşen gayri resmi sonuçlar Cumhur İttifakı olarak 39 ilçeden 25'ini almış olmamıza rağmen İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını ilk etapta 28 bin civarında bir oy ile kaybettiğimizi ilan etmişlerdi. Yapılan itirazlarla bu rakam önce 24 bine, ardından 21 bine, en son 13 bin küsurata kadar geriledi. Bütün bunlar ortaya bir gerçeği koymuyor mu? Burada bir şaibenin olup olmadığını ortaya koymuyor mu? Dünyanın değişik yerlerinde, işte Avusturya'da 2 yıl sonra cumhurbaşkanlığı seçimini iptal ediyor, Amerika'da Trump 3 milyon fark ile kaybetti diye görülen bir seçimi kazandı. İstanbul gibi yaklaşık 10,5 milyon seçmenin ve 31 binin üzerinde sandığın bulunduğu bir yerde rakamların böylesine değişmiş olması bizi meselenin üzerine daha fazla eğilmeye yöneltti. Bu milli iradenin ve bizlere destek verenin haklarının aslında savunulmasıydı. Biz bu süreci takip ederken sadece adayımıza verildiği halde alenen çalınmış olan oyların en azından bir kısmını bulmakla kalmadık, başka usulsüzlükler, yolsuzluklar, hukuksuzluklar tespit ettik. Seçim Kanunumuzda her konu ile ilgili süreler bulunduğu için İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı ile birkaç ilçeye yoğunlaşma imkanı bulabildik. Bunlarla ilgili itirazlarımızı hukuka uygun şekilde adım adım ilçe ve il seçim kurullarına, oradan da YSK'ya taşıdık. YSK değerlendirmesini yaptı, 23 Haziran'da seçimin yenilenmesine karar verdi. Burada yapılan iş, bir başka adaşın kazandığı seçimi bir başka adaşa teslim etmek değil. Yapılan iş tespit edilen yolsuzluklar, hukuksuzluklar ve usulsüzlükler sebebiyle şaibeli hale gelen bir seçimin yenilenmesidir. Sandık kurullarında 2 memur olması gerekirken, memur yerine bankaların işçileri oralara verilirse, bunlar da ispatlanırsa beklenen karar öncelikle burada yolsuzluk, usulsüzlük vardır. Dolayısıyla bu işin yenilenmesi vardır. Bu şaibeler ortaya çıkmamış olsaydı CHP adayı tek bir oy farkla dahi seçimi kazanmış olsa başımızın üzerinde yeri vardı. Ama sandığın başındaki görevliden, sandıktan çıkan oyun kayıtlara geçirilmesine kadar her aşaması tartışılır hale gelmiş bir seçim için en doğru karar verilmiştir” dedi.
“Zira bu usulsüzlükleri yapanların yanına bu kar kalmayacak”
Seçimin yenilenmesi kararına gerekçe teşkil eden konulardan birinin sandık kurulu memur üyeleri ile ilgili usulsüzlükler, diğerinin ise oy sayım ve döküm cetvelleri ile ilgili eksiklikler olduğunu söyleyen Erdoğan, “Sandık kurulu üyeleri ile ilgili hukuka aykırı işlemleri yapan ilçe seçim kurulu sorumluları için YSK suç duyurusunda da bulunmuştur, biz de bulunacağız. Zira bu usulsüzlükleri yapanların yanına bu kar kalmayacak. Tespitlere göre İstanbul seçimlerinde görevlendirilen 6 bin 644 sandık kurulu başkanı ile 13 bin 98 sandık kurulu üyesinin kanuni olarak bu görevi yapması mümkün değildir. Bilindiği gibi 2018 seçimlerine kadar sandık kurullarında memur olmayan kişiler görev alabiliyordu. Geçtiğimiz yılın Mart ayında kanun değişikliği ile ilçe seçim kurulu tarafından belirlenen sandık kurulu başkanı ile üyelerden en az birinin memur olması şartı getirildi. Şayet 24 Haziran seçimlerinde aynı tespitleri yapmış olsaydık orada da itirazlarımızı gerçekleştirir, hukuki haklarımızı kullanırdık. Bu konu ile ilgili usulsüzlükleri büyükşehir belediye başkanlığı seçimi ile ilgili araştırmalarımız sırasında tespit ettiğimiz için itirazlarımızı şimdi yaptık. Kaymakamlıklar sandık kurullarında görev yapmak üzere istenen sayıda memurun listesini ilçe seçim kurullarına iletmişlerdir. Buna rağmen nasıl olup ta bankalar başta olmak üzere özel sektör çalışanlarının sandık kurulu başkanı ve üyesi yapılması açılan soruşturmalar sonrasında ortaya çıkacaktır. İmzasız, mühürsüz, yazıları eksik olarak YSK sistemine girilen veya kayıp olan sayım döküm cetvelleri ile sandık kurulu üyeleri ele ilgili usulsüzlükler birlikte değerlendirildiğinde 123 sandıktaki 42 bin oy sorunlu hale gelişmiştir. Bu rakam en son 13 bin 729'a kadar düşen oy farkının üzerinde olduğu izin seçimin yenilenmesi hukuki bir zorunluluğa dönüşmüştür” dedi.
“Şayet seçimi 31 Mart'ta kazandığınıza inanıyorsanız, 23 Haziran'da da kazanabilirsiniz”
“Diyorlar ki, ‘aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve muhtarlık seçimleri niye yenilenmiyor da sadece büyükşehir için böyle bir karar alınıyor.' Çünkü bu 123 sandığın bulunduğu 26 ilçe tek tek ele alındığında oralarda YSK'nın tespit ettiği sorunlu sandıkların toplamının ilçe belediye başkanlıkları seçiminin yenilenmesini gerektirecek düzeyde olmadığı görülmektedir” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Bu ilçelerden herhangi birindeki oy farkı söz konusu sandıklardan çıkacak oylardan değişebilecek bir rakamı bulsaydı orada da seçimin yenilenmesi kararı verilecekti. Maltepe ve Büyükçekmece ilçe belediye başkanlıkları için farklı gerekçelerle yapılan itirazlarla ilgili süreçte YSK'ya kadar gidilmiştir. Büyükşehir ile ilgili seçimin yenilenmesi kararını veren YSK, her ikisi de CHP tarafından kazanılmış olan bu ilçelerle ilgili itirazları reddetti. Biz bu kararı da saygıyla karşıladık ve YSK'yı eleştirmek aklımızdan geçmedi. YSK'nın kararına demokrasiye ve hukuka inanan, kendine güvenen herkesin saygı göstermesi gerekir. Şayet seçimi 31 Mart'ta kazandığınıza inanıyorsanız, 23 Haziran'da da kazanabilirsiniz. Seçimin yenilenmesi kararına bu derece şiddetle karşı çıkanların kendilerinin de 31 Mart'taki sonuç ile ilgili şüpheleri olduğunu anlıyoruz. Asıl vahimi ise CHP'nin başındaki zatın bu karar karşısındaki ortaya koyduğu tavır ve üsluptur. Bu kişi partisinin grup toplantısında eşi benzeri görülmemiş bir skandala imza atmıştır. YSK'da seçimin yenilenmesi yönünde oy kullanan üyeleri teker teker ismen okuyan Kılıçdaroğlu, bunları partililerine yuhalatmış ve açıkça hedef göstermiştir. Böylesine aleni bir suçu pervasızca işleyen bir zihniyetin seçimlerde ne yollara başvurduğunu kim bilebilir. Sen dokunulmazlığına mı sığınıyorsun, dokunulmazlığın var diye mi YSK'nın üyelerine bu denli hakaret ediyorsun? Senin yapman gereken bir şey var, dokunulmazlığının kalkmasını iste o zaman bu ifadeleri kullanabilecek misin? Hayatı yalan, iftira, tehdit üzerine kurulu böyle bir siyasetçinin bizatihi kendisi Türk demokrasisinin en büyük sorunu haline gelmiştir” diye konuştu.
“Tencere tava hep aynı hava”
CHP'nin tarihin sandık yolsuzluğu ile ve hırsızlığı ile dolu olduğunu söyleyen ve tarihten örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle gençlerin bu konuları öğrenmelerini istedi. Erdoğan konuşmasının sonunda şu ifadeleri kullandı:
“CHP yönetimi doğrudan hakimleri hedef alan tavırları ile ülkemiz demokrasi ve hukuk tarihindeki çirkinliklerine bir yenisini daha eklemiştir. Kılıçdaroğlu sadece bununla kalmamış belediye başkan adaylarının İstanbul'daki 19 günlük döneminde yaptığını iddia ettiği ve tamamı yalan olan bir dizi icraat saymıştır. CHP'nin başındaki zat da, İstanbul'daki aday da bu işlerin öyle lafla olmadığını, usullere uygun bir şekilde yürütülmesi gerektiğini bilmeyecek kadar gerçeklerden kopuk bir dünyada yaşıyorlar. Bu kişinin tek icraatı mahkeme kararı ile durdurulan ve nereye götürüleceği belli olmayan belediye veri tabanının kopyalanması teşebbüsüdür, tek başarısı odur. Yıllardır CHP tarafından yönetilen belediyenin tabelasının başına TC ifadesi eklenmezken İstanbul'da diğer bir takım şehirlerde bu yönde adımlar atılmasını riyakarlık olarak gördüğümü belirtmek isterim. YSK kararının ardından İstanbul'da yıllar sonra yeniden duyduğumuz tencere tava sesleri de bize vesayet dönemlerinde bizi toplum ve siyaset mühendisliği oyunlarını hatırlatmıştır. Tencere tava hep aynı hava. İki siyasi ittifakın yarıştığı bir seçimin yenilenmesi kararını medya şovuna çevirenleri de unutmadık. Lafa geldiğinde demokratlığı kimseye bırakmayanların milli iradenin sağlıklı bir şekilde tezahürü için atılan adıma tahammülsüzlükleri gerçek yüzlerinin ifadesidir. Bu seçimler bir kez daha ülkemizde demokrasiye gönülden inananlar ile siyasi ve ideolojik fanatizm ile hareket edenleri ayıran bir turnusol kağıdı işlevi görmüştür.”
Ankara'nın En'leri
Programda, Kurumlar Vergisi En'lerinde; Akfen Holding Anonim Şirketi adına Yönetim Kurulu Başkan Vekili Selim Akın, Otoyol Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi adına Nurol Holding Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Oğuz Çarmıklı, YDA İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Arslan, İhracatın En'lerinde; FNSS Savunma Sistemleri Anonim Şirketi adına Genel Müdür ve Ceo Kadir Nail Kurt, İstihdamın En'lerinde; Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi adına Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Borat, Değer Katanlar'da; Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı İlker Aycı, TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren, STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret Anonim Şirketi adına Genel Müdür Murat İkinci, yönetmen ve yapımcı İsmail Fidan, Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen ödüle layık görüldü.
Kaynak: İHA