Çanakkale’de kent konseyi her zaman çok ilgi görmüştür. Bu yüzden seçimlerinin çoğu da çekişmeli geçiyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan Çanakkale Kent Konseyi seçimi de çok gündem oldu ve seçime ilgi de büyük oldu. Yoğun bir katılımla yapılan ve iki adayın yarıştığı seçimde galip gelen Kubilay Fırat oldu. Fırat, kent konseyi aracılığı ile ne yapacağı, projelerini, çalışma yöntemleri ile ilgili sorularımızı cevapladı.

 

Öncelikle okuyucularımız arasında, bilmeyenler için de bir soru sormak istiyorum. Halit Kubilay Fırat kimdir? Ne iş yapar, nelerle uğraşır?

 

Ben de öncelikle sizlerin aracılığı ile kıymetli okuyucularınızı ve Çanakkaleli hemşehrilerimi selamlıyorum. Çocukluğumdan beri; bu şehrin sokaklarında, mahallelerinde hayatımız geçti. Lise çağlarından itibaren bir yandan okulumuza devam ederken, bir yandan da bu şehre nasıl faydalı olabiliriz sorusuna bir karşılık üretmeye çalıştık. Çanakkale, naif insanların yaşadığı, güzel bir şehir ancak derdi tasası olan çok sayıda da insan var. Bir Barbaros çocuğu olarak, bu tarz durumlara sıklıkla şahit olduk ve bunun karşısında yapabileceğimiz iki şey vardı. Ya görmezden gelip umursamadan yolumuza devam edecektik yada ateşe su taşıyan karınca misali, elimizi uzatacaktık. Çanakkale’nin her köşesinden çok sayıda, başkasının derdiyle dertlenen arkadaşımız var. Bu arkadaşlarla, kendimizi hep birine yardım ederken bulduk ancak bunlar hep bireysel yapılan işlerdi. Yaşlı bir amcanın, teyzenin kömürü mü taşınacak hadi bir el atalımla başlayan süreçte, el birliği yaparak çok daha fazlasını yapabileceğimizi düşünerek bu arkadaşlarla bir sivil toplum kuruluşu kurma yoluna gittik. Dernekleştik ve arkadaşlarımızdan, kimin gücü neye yeterse, gücümüzü birleştirerek daha çok insana dokunmanın derdine düştük. Biz bunları yaparken, birçok arkadaşımız maddi sıkıntılar çekiyordu. Buna rağmen, kendilerine değil başkalarına yardım etmek için mücadele ediyordu. Bu duygular bizleri daha da güçlendirdi. Yaşımız ilerledikçe, üniversite hayatından sonra iş kurup bir yandan da hayatımızı idame ettirmeye çalıştık. Şu an hayatımı finans sektöründe yaptığım girişimlerle kazanıyorum. Evliyim. 2 tane evladım ve köyde baktığımız çok sayıda kedi ile köpeğim var.

 

Çanakkale sizi, gençlik organizasyonları ve yaptığınız işle biliyordu ancak Kent Konseyi seçimlerinde elde ettiğiniz zaferle birlikte artık Kent Konseyi Başkanı olarak şehrin gündemine bir numaradan girdiniz. Kent Konseyi’ne aday olma süreci nasıl gelişti, neden aday oldunuz?

 

Çanakkale Kent Konseyi, çok önemli ve değerli bir kurum. Çanakkale’de bütün sivil toplum kuruluşlarının çatısı durumunda. Konumu itibariyle şehrin birçok sorununu dile getirip, sorunların çözülmesinde ön ayak olma gücü var. Bizler bu şehirde, bireysel sorunları çözmenin ötesinde, artık toplumsal sorunları çözmek için güçlerimizi birleştirmek ve çok daha fazlasını yapmak arzusunda olduğumuzu gördük. Bu sebeple bir adım attık. Bugüne kadar Kent Konseyi’nin yaptığı çok güzel çalışmalar oldu ancak çok az insan bu kurumdan ve yapabileceklerinden haberdardı. Çanakkale’nin sorunları nedir diye bir liste yapsanız, bunların tamamının Kent Konseyi’nin görev alanındaki konular olduğunu görürsünüz. Biz burada şehre çok faydalı olabileceğimizi gördük. Biz Ahmet Amcaya, Fatma Teyzeye destek olmaya devam edelim ama bu enerjiyi Kent Konseyi çatısı altında harcarsak, bu şehirdeki insanların doğmamış çocuklarına da büyük bir iyilik yapabileceğimizi gördük. Tüm bu düşüncelerin ışığında, aday olma kararı aldık.

 

Kubilay Bey, peki zafer nasıl geldi? Açık konuşmak gerekirse, mevcut yapının seçimi kaybetme ihtimali pek düşünülmüyordu. Siz bu seçimi nasıl kazandınız?

 

Çok basit. Kendimizi anlattık. Hiçbir şeyi süsleme gayretine girmeden, olduğu gibi düşüncelerimizi ifade ettik. Yapmak istediklerimizi ifade ettik. Bunları yapabileceğimize, inandığımızı hissettirdik. 400’e yakın sivil toplum kuruluşu ile en az 3 kez görüştük. Sizin vesilenizle her birine tekrar teşekkür ediyorum. Çünkü; ortada bir başarı hikayesi varsa, bunu onlarla beraber yazdık. Bu biz zaferse, benim değil, Çanakkale halkının zaferidir. Aynı zamanda geçmiş yönetimlerde görev yapmış ve herkese ayrıca verdikleri emek için teşekkür ediyorum. Bu, kaybedeni olmayan bir seçimdi. Seçim sürecindeki kıymetli rakibim Ali Çalıdağ gibi bir dost edindik. İnanıyorum ki; o da aynı hisleri paylaşıyordur.

 

Peki bu süreçte kimlerle yol yürüyeceksiniz? Yol arkadaşlarınız kimler olacak?

 

Bütün Çanakkale. Bu şehrin suyunu içen, ekmeğini yiyen, ben hayatımı burada sürdürmek istiyorum diyen herkes, bizim yol arkadaşımızdır. Kent Konseyi’nin ruhu da budur zaten. Yönetim kurulumuzda, her dünya görüşünden insan mevcut. Hepsi de çok değerli insanlar ve bu şehre katabilecekleri çok şey var. Kent Konseyi, herkese dokunacak ve fikirlerini alacak. Bu nedenle, bu şehrin her bir ferdi, bizim yol arkadaşımız.

 

Bizler hangi projelerde Kent Konseyi damgasını göreceğiz?

 

Şehrin günlük yaşamını etkileyen her konuda, Kent Konseyi damgasını göreceksiniz. Kent Konseyi, kurumlar arasında bir köprüdür. Bir nevi ombudsmandır. Halkın görüşlerini, gerek merkezi yönetim birimlerine, gerekse yerel yönetime ulaştıran ve çözüm için ortak görüşü sunan birimdir. Biz bunun yanında; sorunların çözümü için gündem de oluşturacağız. Benim şahsen yapmak istediğim birçok proje var. Ancak istiyorum ki; benim değil, bütün bir kentin ortak arzularını yerine getirecek projelere imza atalım. Çünkü burası, bütün bir Çanakkale’nin kurumu. Şehre damga vuracak işlerden bir tanesi, Sarıçay ve çevresinin düzenlenmesi. Oranın akışına bırakılmadan, bir refaha kavuşturulması ve ihya edilmesi. Her seçim, belediye başkan adayları bunu dile getirir ama bir ilerleme kaydedilmez. Ben içerisinde farelerin yüzdüğü, pislik içindeki bir Sarıçay’ı bu şehre yakıştıramıyorum. Bunun için hem Çanakkale Belediyesi hem de DSİ ile görüşerek ortak bir paydada buluşulmasını arzu ediyorum.

 

Bu şehrin vizyonunu geliştirebilerek neleri öngörüyorsunuz? Şehrin geleceği hangisinde; tarım mı, tarih mi, turizm mi?

 

Dünyadaki kentlerin yüzde 99’unda bunlarda sadece birini ele alarak yola koyulursunuz. Ancak Çanakkale gibi, bunların hepsine sahip bir şehri zor bulursunuz. Çanakkale, bir tarım şehridir. Tarıma dayalı sanayinin gelişmesiyle dünya markası olabilecek bir potansiyele sahip. Aynı zaman bir kültür şehridir. Troya’dan Büyük İskender’e, Fatih’ten Atatürk’e, tarihin her devrinde öne çıkan bir konumdayız ve bunun izlerini taşıyoruz. Çanakkale bir eğitim şehridir. Üniversitesi ve öğrencileriyle bu yönde gelişime açık bir şehirdir. Çanakkale bir turizm şehridir. Denizi, dağı, doğası her şeyi var. Çanakkale bir gastronomi şehridir. Tarihinden, doğasından, tarımsal yönünden aldığı güçle zengin bir mutfağa sahiptir. Bunların hepsine sahip olmak, Çanakkale’nin kafasını karıştırmış ve hangi yöne ilerleyeceğini bilememiş. Bunların hepsini harmanlayan bir yol mümkün ama bu sadece Kent Konseyi ile olmaz. Bu yolda yürümeyi, hem yerel yönetim hem merkezi yönetim hem de halk istemeli. Aksi takdirde, başarılı olamayız. Kent Konseyi, bu yolda yürümek için her kesimi ikna etmeye çalışacak.

 

Mine Yel