ABD ve İtalya’da uygulanan yeni genetik tarama yöntemi q(PCR) artık Türkiye’de de uygulanıyor. Op. Dr. Hakan Özörnek, embriyoya ait hücrelerin girişimsel yöntemlerle elde edilerek genetik hastalıklara veya kromozom sayısına yönelik tanı ve tarama işlemlerinin yapılmasının sağlıklı gebelik ve bebek elde etmek için çok önemli olduğunu söyledi. Eurofertil Tüp Bebek Merkezleri Medikal Direktörü Op. Dr. Hakan Özörnek, "Tüp bebek tedavisi 1978’den beri yapılıyor. Günümüzde de başarı çok artmış olmasına rağmen yıllar içinde maalesef yüzde yüz başarılı bir tedavi değil. Yani bir hasta grubu var ki maalesef ikinci, üçüncü bazen de dördüncü, beşinci defa tedavi yapmak durumunda kalıyoruz. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan konuda, yıllar boyunca çok da yapacak bir şeyimiz yoktu. Maalesef hastalarımıza diyorduk ki, 'Bunun için ekstra bir çözümümüz yok. Size aynı tedaviyi tekrar yapabiliriz.' Bu da hasta açısından çok da hoş karşılanan bir durum olmuyordu'' dedi.
4 saatte bütün kromozomlar taranıyor
Son yıllarda ellerinde 2 tane önemli silah olduğunu belirten Op. Dr. Hakan Özörnek; ''Bunlar bizim bir sonraki tedavide başarımızı artıran konular. Bunlardan bir tanesi serum tedavisi dediğimiz, annenin bağışıklık sistemini, gebeliğe hazırlayan, gebeliği normal algılamasını sağlayan bir sistem. Bu serum sisteminde normal bir gebelik maalesef anne vücudunda yabancı bir organ gibi algılandığı için atılıyor. Buna karşılık bu bağışıklık sistemi düzenleniyor, bu serum normal şartlarda yoğun bakımda kullanılan yağ içeren bir serumdur. Hastalarımıza düzenli olarak transferden sonra veriyoruz. Aşağı yukarı yüzde 55’lik bir başarı şansı bizim tedavimize ekliyor. İkinci bir noktada dikkat etmemiz gereken embriyoların genetik olarak sağlam olup olmadığını sağlama şansımız var. Şu anda uyguladığımız q(PCR) dediğimiz bir test Amerika’da bulunmuş ve en önemli özelliği 4 saat gibi kısa bir sürede bize cevap veriyor. Yani aynı gün biz embriyodan bir parça alıp bunun genetik olarak kusurlu ya da kusursuz olduğuna bakıp öğleden sonra da transfer edebiliyoruz. Burada insan vücudunda her hücrede 46 tane kromozom var. 46 kromozomun hepsini tarama şansımız var. Eski testler vardı; fiş diye mesela, sadece 5-6 kromozomu tarıyorduk, diğerlerini bilmeden transfer ediyorduk. Artık fiş testi günümüzde zamanını yitirdiği için daha efektif bir test olan q(PCR)’ı kullanıyoruz'' diye konuştu.
Altın yumurta tedavisi
Ellerindeki ikinci silahı anlatan Eurofertil Tüp Bebek Merkezleri Medikal Direktörü Op. Dr. Hakan Özörnek, ''Bazı zor hastalarımız var, 40 yaşın üzerinde çok fazla yumurta üretmeyen hastalar. Bu noktada da ‘altın yumurta’ tedavisini uyguluyoruz. Genetik testi yapabilmek için 4-5 tane embriyoya ihtiyacımız var. ‘Altın yumurta’ tedavisinde hastaya 2 kere, 3 kere, 4 kere arka arkaya yumurta toplanması ve bunların döllendikten sonra dondurulması söz konusu. Yani bir havuz oluşturuyoruz daha sonra bu havuza genetik test yapıldığında içlerinden bir ya da iki tanesi sağlam geliyor ve o test sonucundaki genetik olarak kusursuz olduğuna inandığımız embriyoları transfer ediyoruz, buna da ‘altın yumurta’ diyoruz. Bu yöntemle başarıyı aşağı yukarı yüzde 65 yükseltiyoruz, daha fazla tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı tedavisinde'' dedi.
"Pes etmemeliler"
Tüp bebek tedavisinde '44 yaş sınır' diyen Op. Dr. Hakan Özörnek, ''Çünkü 44 yaşın üzerindeki yaşlarda aşağı yukarı yüzde 1’lik bir şans var, canlı bebekle eve gitme açısından. Dolayısıyla 44 yaşına kadar olan hastalarımıza tedaviyi uyguluyoruz. 44 yaşın üstü hastalara tavsiye etmiyoruz. Önemli olan bu tekrarlayan başarısızlıklarda hastanın bir sonraki tedaviyi yapma gücünü kendinde bulması eğer tedaviyi bırakırsa sonuçta çocuksuz bir hayatı tercih etmiş oluyor. Bu sebeple tedavinin mümkün olduğunca rahat geçmesini sağlıyoruz ki hasta ikinci veya üçüncü denemelerinde, ‘Yeter artık ben sıkıldım bu tedavilerden’ demesin. Çünkü her tedavi ekstra bir şans o hasta için. Pes etmemek gerek'' ifadelerini kaydetti.
Kaynak: İHA