Adalet Bakanı Bozdağ, Ankara Hakimevi'nde Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, kongrenin diğer uluslararası kongrelerden farkının salonda bulunan Türkiye burslarıyla Türkiye’de eğitimlerini tamamlamış veya devam ettiren ortaklar olduğunu belirterek, “Çünkü hiçbir kongrenin mihmandarları da uluslararası nitelikte değildir. İlk defa İstanbul Uluslararası Hukuk Kongresi'nin mihmandarları, organizatörleri de kongrenin kendisi gibi uluslararası düzeydedir. Türkiye uluslararası düzeyde çok önemli çalışmaların altına imzasını attı. Bunların başında Türkiye bursları gelmektedir. 90’lı yıllarda başlayan zaman içerisinde yaşanan sorunların yol göstericiliğiyle ortaya atılan çözümlerle şekillenen ama bugün uluslararası markalar arasında gerçekten saygın bir marka haline gelen Türkiye bursları olmuştur. Türkiye bursları bugün geldiği nokta itibariyle dünyada uluslararası öğrenci kabul eden ülkeler arasında Türkiye’yi en ön sıralara çekmiştir. 2016 yılı içerisinde tam 175 ülkeden 114 bin 212 öğrenci, Türkiye’nin değişik üniversite ve bölümlerinde Türkiye bursuyla okumak maksadıyla müracaat ettiler. 2016 yılında 3 bin 900 civarında Türkiye bursuyla yeni öğrenci alınmıştır. Şuanda Türkiye üniversitelerinde örgün öğretimde devam eden öğrenci sayısı 15 bin 379’dur. Onun dışında bunun içerisinde Suriye’den gelen öğrencilerle diğer bazı ülkelerden gelen öğrenciler dahil değil. Bugün Türkiye üniversitelerinde Türkiye bursuyla okuyan 100 bin civarında öğrenci vardır. Bunlar bizim gurur kaynağımız” diye konuştu.

“2018’de HSYK’nın yeniden seçim yapmasının önüne beraber geçelim”
Türkiye’nin gündemi ve hukukla ilgili konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, şunları kaydetti:
“Türkiye’de yargı bağımsız ve tarafsızdır. Yargının bağımsız ve tarafsızlığının sigortası HSYK’dır. HSYK mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulan ve görev yapan yüksek bir kuruldur. Bugün Türkiye HSYK’sının seçim kaynaklarına baktığınız zaman Avrupa’daki benzerlerine göre kaynak çeşitliliği son derece önemli, her kaynaktan HSYK’ya üyeler seçiliyor. İdari yargı, adli yargı, hakim ve savcıları seçtikleri gibi doğrudan Yargıtay doğrudan seçiyor, aynı şekilde Danıştay doğrudan seçiyor ve Adalet Akademisi doğrudan üye seçimi yapıyor. Cumhurbaşkanımızın atadıklarıyla çoğulcu bir yapı HSYK’nın içerisinde oluşuyor. Bu çoğulculuk demokrasinin de bir gereğidir. Ama Türkiye’nin yaşadığı sorunlar bize bir şeyi gösterdi. O da şu; HSYK’nın seçim usulü bu çoğulculuğun güzelliği yanında sağladığı katkı yanında mutlaka gözden geçirilmesi gerekmektedir. Dün Sayın Cumhurbaşkanımız da çok açık ve net olarak ifade etti. Bu seçim usulü mutlaka değiştirilmelidir. Geçmişte biz doğrudan seçim usulünün getirmenin, hakim ve savcılarımızın kendileri hakkında atama, disiplin, meslekten ihraç gibi çok önemli kararlar veren kurulu doğrudan belirleme yetkisi vermenin doğruluğuna olan inancımızdan dolayı bunu yaptık. Ama gelinen noktada gördük ki seçim hakim ve savcılarımız arasında ayrışmaya, rekabete, kutuplaşmaya, yargının selameti için arzu etmediğimiz bazı kötü sonuçların ortaya çıkmasına yol açıyor. HSYK Başkanı ve Adalet Bakanı olarak net söylüyorum 2018 yılında yapılacak HSYK seçiminin bu usulle yapılması HSYK’da, yargıya da çok büyük zarar verecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız gibi buradan bütün siyasi partilerimizin sayın genel başkanlarına, grup milletvekillerine ayrı ayrı sesleniyorum. Lütfen bu konuda bir ortak zemini beraber bulalım uzlaşalım, HSYK’nın her şeyini değiştiremiyorsak hiç olmazsa doğrudan seçim usulünü kaldırıp yeni bir usulde seçimi getirelim. 2018’de HSYK’nın yeniden seçim yapmasının önüne beraber geçelim. Bunun faydasına bütün partiler inanıyor, milletvekilleriyle yaptığım görüşmelerde hangi partiden olursa olsun arkadaşlarımız aynı şeyleri kaydediyorlar. Ama bir takım gerekçelerle bu konuda bir uzlaşma henüz meydana gelmedi. Ben diliyorum ki partilerimiz bu konuda bir uzlaşmayı yaparlar Türkiye’nin 2018 HSYK seçiminin bugünkü yapılmasının önüne geçerler. Hukuk devletimiz içinde yargımızın geleceği içinde bunun son derece önemli olduğunu ifade etmek isterim.”



“Türk yargısının üzerinde FETÖ’nün oluşturduğu gölgeyi ve yargının içerisinde yaratmak istediği esareti görüp müdahale ettik”
“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ülkemizde 2012 Ekim'inde yapılan seçimden sonra büyük bir çoğulcu anlayış olmuştur” diyen Bakan Bozdağ, “Gerçekten Türkiye’nin her görüşünün, her fikrinin adeta yansıması çoğulcu bir yapı orada oluştu. Bu yapı birbiriyle hukuk içerisinde uyumlu bir biçimde yargımızın daha ileri gitmesi için başarılı çalışmalar yapıyor. Yargıya olan memnuniyetin yargıya olan güvenin artması yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının korunması buna müdahalelere karşı yargının muhafaza edilmesi konusunda da çok ciddi tedbirler aldı adımlar attı. Türk yargısının üzerinde FETÖ’nün oluşturduğu gölgeyi ve yargının içerisinde yaratmak istediği esareti görüp müdahale ettik. Yargının bağımsız ve tarafsızlığı hepimiz için bir sigortadır. Eğer yargının içerisinde bazı hakim ve savcılar mensup oldukları veya irtibatlı oldukları terör örgütünün ele başının veya bu örgütle iltisaklı irtibatlı üyelik ilişkisinde bulunanların sözleri beyanları talimatları doğrultusunda hukuku eğip bükmeyi haksızlığı hak olarak ikame etmeyi ve pek çok yanlışı yapmayı kendilerini cennete götürecek bir ibadet gibi görüyor ve sizde bu müdahaleyi seyrediyorsanız o zaman hukuk devletine inanmıyorsunuz demektir. Hukuk devletini korumuyorsunuz demektir. Yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına siz gölge düşürmeye rıza gösteriyorsunuz demektir. Türkiye’de yargıya yürütmenin bir müdahalesi dünde yok bugünde yok yarın da olmayacaktır. Herkes konuşuyor yürütmeye müdahale ediyor veya eder diye. Yürütmede bulunan AK Parti böyle bir güce sahip olmuş olsaydı 2008’de AK Parti’ye Türkiye’de herhangi bir yargı mensubu kapatma davası açabilir miydi?” ifadelerini kullandı.


Kaynak: İHA