Arslansoyu, yağlı etlerin, doymuş yağ ve kolesterolden zengin gıdalar olduğunu belirterek, "Görünür yağları ayrılsa dahi kırmızı etin ortalama yağ içeriği yüzde 20’dir. Kronik hastalığı olan bireyler yağsız ya da az yağlı etleri tercih etmelidirler. Etler, haşlama ya da ızgara tercih edilmeli, kızartmadan kaçınılmalıdır. Etle yapılan yemekler kendi yağı ile pişirilmeli, ilave yağ eklenmemelidir. Etler E ve C vitamini içermezler. Bu nedenle, etlerin mutlaka sebzelerle beraber pişirilmesi ya da yanında C vitamini kaynağı olan sebzelerin ya da taze sıkılmış meyve suyunun tüketilmesi önemlidir. Bu yöntem hem besin çeşitliliğini sağlayacak hem de C vitamini, kırmızı etten sağlanan demirin emilimini arttıracaktır.
Yapılan çalışmalar, etlerin mangal üzerinde yanlış yöntemle pişirilmesiyle kanserojen maddelerin açığa çıktığını, başta mide kanseri olmak üzere, yemek borusu ve kalın bağırsak kanserlerine neden olabildiğini göstermektedir. Bu kanserojen maddelerden biri heterosiklik aminler denen zararlı maddelerdir ve etin yüksek sıcaklıkta pişip yanması sonucunda ortaya çıkarlar. Diğeri ise polisiklikaromatik hidrokarbonlardır (PAH). Bu maddeler etten ateşe damlayan yağlardan ve çıkan dumanın etle temasından oluşurlar" dedi.
Etin yüksek ateşte pişirilmemesi gerektiğini kaydeden Arslanboyu, "Kömür kullanımında çok yüksek ateşi tercih etmek ve eti yakmak kanserojen maddelerin açığa çıkmasına ve B grubu vitaminlerin kaybına yol açar. Kömür közüyle et arasında en az 15 santimetrelik bir mesafe bırakılmalı, alevle yakılarak pişirilmemelidir. Pişirme öncesi etlerin bazı baharat ve otlarla marine edilmesi kanserojen madde oluşumunu azaltır.
Mangal ve ızgaralarınızı her kullanımdan sonra çok iyi temizleyerek, oluşmuş kanserojen maddelerin bir sonraki yemeğinize aktarılmasını önleyin. Ateşe damlayan, yağ ile açığa çıkan kanserojen maddelerin oluşumunu azaltmak için yağlı etlerden kaçının. Özellikle kurban bayramlarında çok sayıda hayvanın kesilmesi, kesim öncesi ve sonrası gereken kontrol ve hijyen kurallarına uyulmaması ya da saklama-hazırlama-pişirme sırasında gerekli hassasiyetin gösterilmemesi, hastalıkların ortaya çıkmasına ya da yayılmasına zemin hazırlayabilmektedir. Kurbanlık hayvanın kesiminden sonra rigor mortis adını verdiğimiz ölüm sertliği ortaya çıkar. Et bekletmeden tüketilirse midede şişkinlik, hazımsızlık gibi sıkıntılara yol açar. Bunu önlemek için etleri kesildikten sonra serin bir yerde (14-16 C) 5-6 saat beklettikten sonra 18-19 saat da buzdolabında bekletmeli, toplamda 24 saat beklettikten sonra tüketmelisiniz. Etler kesinlikle çiğ ya da az pişmiş tüketilmemeli, büyük parçalar halinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak buzdolabı poşetinde, buzdolabında ya da derin dondurucuda saklanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan etler buzdolabında 3 gün, derin dondurucuda 3 ay muhafaza edilebilmektedir. Kıyma olarak saklanacaksa bu sürenin daha da kısa olduğunu unutmayın. Etler dondurulduktan sonra buzdolabında çözdürülmeli, çözünen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalıdır" dedi.
Arslanboyu, şu tavsiyelerde bulundu:
" Güne hafif bir kahvaltı ile başlayın.
Az ve sık aralıklarla beslenin.
Şerbetli tatlılar yerine sütlü ve meyveli tatlıları tercih edin.
Tabağınızın dörtte birini et, dörtte birini tahıl, kalan kısmını ise sebze yemekleri ve salatadan oluşturun.
Bol su tüketin.
Aç karnına bayram ziyaretine gitmeyin.
Fiziksel aktivitenizi arttırın".
Kaynak: İHA